24 Haziran seçimleri öncesinde babası ve 2 kardeşi katledilen Ferit Şenyaşar, Şanlıurfa Valisinin kendilerinin suçsuz olduğunu bildiğini, durumu Cumhurbaşkanına anlattığını, yargı süreci adil ilerlemediği için de görevden affını istediğini ancak kabul edilmediğini söylediğini iddia etti.

Şanlıurfa’nın Suruç ilçe merkezinde, 14 Haziran 2018 tarihinde AK Parti Urfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın koruma ve yakınlarının saldırısı sonucu babası ve 2 kardeşini kaybeden Şenyaşar ailesinden Fadıl Şenyaşar'a 37 yıl 9 ay hapis, AK Parti’li vekilin ağabeyi Enver Yıldız'a ise 18 yıl hapis cezası verilmişti.

Saldırı sonucunda iki oğlunu ve eşini kaybeden anne Emine Şenyaşar ve saldırıda yaralı olarak kurtulan oğlu Ferit Şenyaşar, verdikleri adalet ve hukuk mücadelesini TV5’de yayınlanan Ters Açı programında, Yunus Emre İşci’ye anlattı.

Ferit Şenyaşar, Kürtçe konuşan anne Emine Şenyaşar’ın söylediklerini ve kendi değerlendirmelerini Türkçe olarak şöyle dile getirdi:

“Suçsuz kardeşime 38 yıl, 3 kişinin katiline 18 yıl ceza verildi”

“3 insanımız iş yerinde yaralanıp devlet hastanesinde silahla katledildi. Babam da linç edilerek katledildi. Hukuki sürece dönecek olursak, o dönemde hukuki süreç işlemedi maalesef. Görüntülerde sabittir; kardeşim sadece iki kişiyi yaralamış. Kardeşim de silahla yaralıydı, başında ağır darbeler vardı. İkinci gün yoğun bakımdan çıkartılıp cezaevine, tek kişilik hücreye konuldu. 3 insanımız katledilmiş ama herhangi bir soruşturma yapılmamış. Kardeşim diğer iş yerindeydi, geldiğinde yoğun saldırıya giriyor. Hayatımızda bu olaydan önce hiçbir mahkeme süreci görmedik, karakola yolumuz düşmedi.

Kardeşim de bu yoğun saldırıyı bertaraf etmek için meşru müdafaa hakkını kullanıyor. Bu da Türk Ceza Kanunu’nda, yasalarda suç değil.  Size yapılan saldırıya, sizin de aynı orandan karşılık verme hakkınız var ve kardeşim de bu haktan dolayı 2 kişiye ateş ediyor ve bir kişi ölüyor. Ölen kişiyi kardeşim vurmamış. Kameralardan açık bir şekilde görünüyor. Kardeşime saldırırken, o kargaşa anında vuruluyor. İş yeri görüntülerimiz de bilir kişi tarafından raporlaştırılmış. Raporda, ölen kişi, Mehmet Şahyıldız’dır, milletvekilinin abisidir. Ölen kişinin vücudundan çıkan kurşunun kime ait olduğu tespit edilememiştir. Kardeşimin silahından çıkmış olabilir, “ihtimaldir” yazıyor. Durum bu iken, kardeşim üzerinden bu ölen kişinin direkt, siyasi baskı olduğu için hedef olarak bu kişiye ateş etmiş ve öldürmüş. Diğer 5-6 kişi de yaralanmış ama suçu kardeşimin üzerine yüklemişler. Kamera kayıtları ile karşılaştırdığımızda hiçbir benzerlik ve ortak yönü yok. Bu hayali suçlarla, şu an iş yerimizdeki dava açıldı ve kardeşime 37 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Diğer taraftan 3 insanımız katledilmiş, sadece bir kişiye 18 yıl ‘ağır tahrik altında ateş etmeden, adam öldürmekten’ ceza verildi.

“Kardeşimiz 3 yıla yakındır hukuksuz bir şekilde tek hücrede kalıyor”

3 insanımız katledilmiş, onları geri getiremeyiz ama bir kardeşimiz 3 yıla yakındır hukuksuz bir şekilde tek hücrede kalıyor. Bir insanın, 2 kardeşi katledilsin, babası öldürülsün, seni de tek kişilik bir hücreye alsınlar. Bu durum kabul edilemez bir andır.

“Bizi kurban seçtiler, kendileri de mafyalaşmak istediler”

Olayda önce milletvekili giriyor, iş yerinde Suruç’a gözdağı vermek için çocuklarımı kurban seçtiler. Bizi kurban seçtikten sonra kendileri de mafyalaşmak istediler ve bunu bizim aile üzerinden yaptılar. 40 yıldır iş yerimiz vardı, iş yerimizi işletiyorduk. Normal hayatımıza devam ediyorduk ama şu an, anlatamayacak şekilde mağdur durumdayız.

“Bu olayı Cumhurbaşkanı çok iyi biliyor, hâlâ milletvekilini koruyor”

Bu olayı Cumhurbaşkanı çok iyi biliyor, hâlâ milletvekilini koruyor. Milletvekilini korumayı bıraksın, yargı gereğini yapsın. Adalet istiyorum.

Başta Cumhurbaşkanı ve eşi olmak üzere, herkesten duyarlılık istiyoruz. Dayanamıyorum, evde oturamıyorum. Adliye önünde oturmaya devam edeceğim. İki evladımı, eşimi katlettiler. Bari bu çocuğumu oradan bıraksınlar. Çocuğum, şu an hukuksuz bir şekilde tek hücrede bulunuyor. Çocuğumun serbest bırakılmasını istiyorum. Bunun için, kimin elinden ne gelirse yapsın.

“Şanlıurfa Valisi, ‘affımı istedim, kabul edilmedi’ dedi”

İki defa Şanlıurfa Valisi ile de görüştük. Vali, dürüst, ilkeli bir insan. Olayı bildiğini, olay anında orada olduğunu söyledi. Bu olan durumu, Cumhurbaşkanına olduğu gibi aktardığını söyledi. “Olaydan sonra affımı da istedim, kabul edilmedi” dedi. “Olay, her şey devlet arşivinde ve hukuki süreç olduğu için şu an valilik olarak müdahale edemiyoruz” şeklinde bize izahta bulundu.

“Cumhurbaşkanının da bir ailesi var, bir evladı var”

Bu çağrımı Cumhurbaşkanına yapıyorum; Cumhurbaşkanının da bir ailesi var, bir evladı var. Cumhurbaşkanının eşi Emine Erdoğan’a sesleniyorum; sizin de çocuklarınız var, evlat acısını görmemişsiniz ama şu an evlat acısı ile yüreği yanan, sürekli ağlayan bir anne var. Olayı Cumhurbaşkanı da çok iyi biliyor; çünkü Şanlıurfa Valisi, olayı olduğu gibi Cumhurbaşkanına anlatmış; “Bu ailenin hiçbir suçu yok, katliam yapan sizin milletvekilinizdir.

Yunus Emre İşci’nin, “Cezaevine giren kardeşinizin yaralı olduğunu söylemiştiniz, onun sağlık durumuna dair bir bilgi alabiliyor musunuz?” sorusuna Ferit Şenyaşar, şu cevabı verdi:

“Kardeşim, üç yıldır tek kişilik bir hücrede kalıyor”

Evet; kardeşim, üç yıldır tek kişilik bir hücrede kalıyor. O da hastanede psikolojik tedavi görmeseydi gerçekten sağlık açısından kötü sonuçlara yol açacak durumlar oluşurdu. Tek kişilik hücrede kalıyor, o da psikolojik tedavi ile ayakta kalıyor. Cezaevinde psikolojik tedavi görüyor. İçindeki adalete umudunu yitirmiyor. O umutla, “Adalet bir gün sağlanacak ve ben aldığım cezaya bakmıyorum, bu ceza hukuki değil. Ben beraat kararı alacağım” umudu ile ayakta duruyor ve bekliyor.”