banner16

CHP sözcüsü Öztrak: İyi olan ne varsa onlar, kötü olan ne varsa dış güçler yapıyor

CHP Sözcüsü Faik Öztark, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ekonomimizi ayağa kaldırmaya odaklandık” ifadelerine ilişkin “Bugüne kadar yaptıkları hatalarla, izledikleri yanlış politikalarla, ekonomimizi savunmasız bırakanın kendileri olduğunu bir türlü kabul etmiyorlar, iyi olan ne varsa onlar yapıyor ama kötü olan ne varsa dış güçler yapıyor” dedi. 

17 Ağustos 2020
CHP sözcüsü Öztrak: İyi olan ne varsa onlar, kötü olan ne varsa dış güçler yapıyor

CHP Sözcüsü Faik Öztark, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Ekonomimizi ayağa kaldırmaya odaklandık” sözlerine ilişkin “Uzun zamandan beri ilk kez kendisine katılıyoruz. Türkiye’nin gerçek gündemi; hayat pahalılığıdır. 10 milyonu aşan işsizlerdir. Boş buzdolabı, boş tenceredir. Bugüne kadar yaptıkları hatalarla, izledikleri yanlış politikalarla, ekonomimizi savunmasız bırakanın kendileri olduğunu bir türlü kabul etmiyorlar, iyi olan ne varsa onlar yapıyor ama kötü olan ne varsa dış güçler yapıyor” dedi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın vaka artışını beklediklerini söylemesine sert tepki gösteren Öztrak, “Sağlık Kurulu’nun adı var, kendisi ortada yok. Sağlık Bakanı ya ‘bu zaten beklediğimiz bir durumdu’ diyor ya da şikâyet etmekten ve tweet atmaktan başka bir şey yapmıyor. Sayın Bakan, siz şikâyet makamı değilsiniz. Tedbir alın, alamıyorsanız gereğini yapın” diye seslendi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) sonrası basın toplantısı düzenleyen Öztrak’ın konuşmasının satırbaşları şöyle:

"DEPREMDE TOPLANILACAK ALANLARA AVM DİKTİLER"

"Bugün 17 Ağustos… Büyük Marmara Depremi’nin üzerinden 21 yıl geçti. Bu büyük afette; 17 bin 480 yurttaşımızı kaybettik. 23 bin 781 yurttaşımız yaralandı. Yüzbinlerce ev ve iş yeri hasar gördü. Sanayi tesislerimiz çalışamaz hale geldi. Korkunç acılar yaşandı. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, depremde yaşamını yitiren tüm yurttaşlarımızı bir kez daha rahmetle anıyoruz. Deprem coğrafyamızın bir gerçeği. Bunu önlemek mümkün değil ama tedbir almak, kayıpları, acıları, hasarları en aza indirmek mümkün. İstanbul ve çevresinde, yeni ve büyük bir depremin olacağını biliyoruz. Erdoğan ve partisi 1994 ile 2019 arasında İstanbul’u 25 yıl yönetti. 2003’ten bu yana da tüm ülkeyi yönetiyorlar. 1999’daki depremin yaralarını sarmak için deprem vergileri çıkarıldı. 2004’ün başında, bu vergilerden Özel İletişim Vergisi kalıcı hale getirildi. İktidarları döneminde deprem için çıkarılan bu vergiden, 34 milyar 858 milyon dolar para topladılar. Yaklaşık 35 milyar dolar. Bu kaynakları İstanbul’daki, Marmara’daki Olası bir depreme hazırlık için mi kullandılar? Hayır! Peki, ne yaptılar depremde kullanılacak toplanma alanlarını bile AVM’lerle doldurdular, gökdelenler diktiler.

"YAPILMASI GEREKENİ YAPIN"

Son seçimlerde milletimiz, İstanbul Büyükşehir Belediyesini bizim yönetimimize emanet etti. Belediye Başkanımızın ilk işi, İstanbul’un depreme hazırlık durumunun fotoğrafını çekmek oldu. 39 ilçe için ‘Olası Deprem Kayıp Tahmini Kitapçığı’ hazırladı. Ve çekilen fotoğraf şunu gösterdi: İstanbul’u 25 yıl, ülkemizi 18 yıldır yöneten kadrolar gerekenleri yapmamış. Şimdi de saray işi gücü bırakmış, Yerel yönetimlerimizin elini, kolunu bağlamaya uğraşıyor. Başta İstanbul olmak üzere, büyükşehir belediyelerini kaybetmenin hazımsızlığını artık üzerinizden atın. Yerel yönetimlerle bir araya gelin. İstişare edin. Yaklaşan depreme karşı alınacak önlemleri masaya yatırın. Yapılması gerekenleri, yerel ve merkezi yönetim el ele, güç birliği içinde bir an evvel yapın.

"DIŞİŞLERİ BAKANI NE YAPTI"

Ülkeyi artık yönetemeyen saray hükümeti, her müflis tüccar gibi, eski defterlerden kendisine alacak çıkarmaya çalışıyor. Bundan yaklaşık 8 ay önce, ABD’de Demokrat Parti’nin başkan adayı tarafından söylenmiş, kabul edilemez sözler, saray tarafından daha yeni yurtiçine servis edildi. Troller, havuz medyası, saray yanaşmaları, saray beslemeleri, sarayın propaganda başkanlığı dört bir koldan, sekiz ay önce söylenen sözleri bugün büyük bir coşkuyla köpürtüyorlar. 8 ay önce bu laflar söylendiğinde, bu ülkenin Dışişleri Bakanı nerede? Bu densizliğe ne cevap verdi? O koskoca gökdelenleri tahsis ettiğiniz, Başındakilere çifter çifter maaşlar bağladığınız İletişim Başkanlığı ne işe yarıyor? Anadolu Ajansı da ancak geçtiğimiz Mayıs ayında, Biden’ın bu sözlerini İngilizce haber yapmış ama Türkçesi yok. Her konuda atıp tutan sarayın kibirli adamı, Neden 8 aydır susmuş? Bu milletin hakkını, hukukunu, haysiyetini ne biçim koruyorsunuz?

"BOŞ TENCEREYİ UNUTTURMAK İÇİN"

Kankası Erdoğan’ı kucaklayan, hatta öpüp, koklayıp, bağrına basan, Erdoğan’ın da 'dostum' diye hitap ettiği Joe Biden. ABD başkan adayının bu ipe sapa gelir yanı olmayan ve sarayın duymazdan geldiği sözleri neden şimdi, 8 ay sonra servis ediliyor? Çünkü milletin kendilerini gördüğünü, notlarını verdiğini ve ilk sandıkta kendilerini evlerine göndereceğini gördükçe artık dışarıdaki örtülü kankalarından medet umuyorlar. Evlerdeki tam takır buzdolaplarını, boş tencereleri ve işsizlik afetini unutturmak için her gün başka bir şey servis ediyorlar. Biden’ın sözleri bize uymaz. Bizler başkaları gibi siyaseti emperyalistlerin projelerinde eş başkan olmak için yapmayız.

"BİZDEN 6. FİLO'YU KIBLE YAPAN ÇIKMAZ"

Emperyalistlerin ayağına giderken, ‘talihsizlik CHP’nin ABD karşıtı olması’ diye konuşanlardan olmayız. Bizden Amerikan 6. Filosu’nu kıble yapan çıkmaz, bizden ecdadın türbesini sırtlayıp kaçarken vatan toprağını teröriste bırakan çıkmaz. Biz, ABD başkanının bir talimatıyla, bir gecede, ülkemizde casusluktan yargılanan rahibi Beyaz Saray’a gönderenlerden olmayız. Bizden ‘aptal olma’ diye yazdığı hakaret dolu mektubu, ABD Başkanı’nın yüzüne çarpmak yerine, ona takdim eden lider çıkmaz, Bizden, Suriye’de 36 askerimizi şehit edenlerin ayağına, Moskova’ya gidip, kapısında ayakta bekleyen genel başkan çıkmaz. Bizde, Savunma Sanayi’mizin göz bebeği Sakarya Tank Palet Fabrikası’nı, Katar Ordusu’na bedava peşkeş çeken olmaz. Bizden Suriye’de başlattığı harekatı, ABD Senatosu, ‘mal varlığını sorgularım’ deyince apar topar durduran yönetici çıkmaz. Bizim demokrasi ve özgürlük mücadelemiz, hiçbir emperyalist himmete muhtaç değildir. Büyük bir önderin kurduğu partinin neferleriyiz.

Bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterirmiş. Geçtiğimiz hafta sonu Erdoğan, Rize’de; “ekonomiyi ayağa kaldırmaya odaklandıklarını’ ifade etti. Uzun zamandan beri ilk kez kendisine katılıyoruz. Evet, Türkiye’nin gerçek gündemi; hayat pahalılığıdır. 10 milyonu aşan işsizlerdir. Boş buzdolabı, boş tenceredir. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de hayati haklarının savunulmasıdır. Peki, 18 yıldır bu ülkeyi yönetenlerin yaşanan ekonomik buhranda, bölgemizdeki tüm ülkelerle kavgalı hale gelmemizde hiç mi sorumluluğu yoktur? Saraya göre yoktur. Bugüne kadar yaptıkları hatalarla, izledikleri yanlış politikalarla, ekonomimizi savunmasız bırakanın kendileri olduğunu bir türlü kabul etmiyorlar, iyi olan ne varsa onlar yapıyor ama kötü olan ne varsa dış güçler yapıyor.

"SOSYETE DAMADIN DERDİ YOK"

Ekonomi tepe taklak giderken sarayın sosyete damadı, hala televizyona çıkıp pembe masallar anlatabiliyor. Gülücükler eşliğinde, çokomel mi iyi, puf-kek mi daha iyi polemiklerine girişiyor. Ne de olsa sosyete damadın başka derdi yok. Şimdi de çıkmış, ‘ekonomik bağımsızlık için bedel ödemek lazım’ diye millete akıl veriyor. Sizlerin beceriksizliği sayesinde bu asil millet, üç ömrüne yetecek kadar bedel ödedi zaten. Tek kişilik saray hükümeti iş başı yaptığında, dolar kuru 4 lira 53 kuruş idi. Şimdi 7 lira 40 kuruşa dayandı. Avro 5 lira 33 kuruş idi şimdi 8 lira 80 kuruşa dayandı. Bu beceriksizlerin elinde, dolar ve avro karşısında milli paramızın satın alma gücü kuşa döndü. Çeyrek altın, damat iş başı yaptığında, 312 liraydı. Şimdi 760 lira. Sosyete damat sayesinde milletimiz pazarda, markette de ağır bedeller ödemeye devam ediyor. Damat iş başı yaptığında, bu ülkede 28 milyon 733 bin kişi çalışıyordu. Şimdi çalışan sayısı 25 milyon 525 bin kişiye düştü. İş, güç sahibi 3 milyon 208 bin yurttaşımız, işini kaybetti. Gerçek işsizlerimizin sayısı 10 milyon 570 bine ulaştı. Millet bedel ödemeliymiş… Bu millet, sizin beceriksizliğiniz nedeniyle canıyla, kanıyla, cüzdanıyla zaten büyük bedeller ödedi. Halen de ödüyor. Millete yeterince bedel ödettiniz.

Yılın ikinci üç ayına ilişkin ekonomik veriler netleşmeye başladı. Sanayi üretimi; bu yılın ikinci çeyreğinde, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 17 daraldı. Bu 2009 krizinin ilk üç ayında yaşanan üretim daralmasından bu yana en sert daralma. Sanayi üretimi, büyüme için çok önemli öncü göstergelerden biridir. Rakamlar, ikinci çeyrekte çift haneli daralma yaşanacağını şimdiden gösteriyor. Yaz aylarındayız ve turizm sektörü de perişan. Geçen yılın ilk yarısında turizm gelirimiz 10,8 milyar dolarken bu yılın aynı döneminde turizmden elde edilen gelir 3,5 milyar dolarda kaldı. Yılın ikinci üç ayında; geçen yılın aynı döneminde, 562 milyon dolar fazla veren cari işlemler dengesi, 12 milyar dolar açık verdi. Yılın ilk yarısında cari açık ise 20 milyar dolara dayandı. Bu dönemde; sermaye, finans ve net hata noksan hesabından yurtdışına çıkan para ise 10 milyar dolardan fazla. Bunun sonucunda; döviz rezervlerimiz, ilk 6 ayda, 30 milyar dolardan fazla eridi. Böyle bir rezerv kaybı daha önce hiç yok.

"SAĞLIK KURULU'NUN ADI VAR KENDİSİ YOK"

Sadece ekonomide değil, korona salgınında da işler iyi gitmiyor. Son beş gündür yeni hastaların sayısı, iyileşen hastalarımızın sayısını oldukça aşmış durumda. Doktorlarımızı, sağlık görevlilerimizi salgına kurban vermeye devam ediyoruz. Sağlık çalışanlarımız tükenmişlik sendromu yaşamaya başladılar. Mücadelede bir tavsama olduğu açık. Okulların açılışı yeniden ertelendi. Bu süre içinde derslik sayısı nasıl yeterli hale getirilecek. Kayıt yapılırken ailelerden dezenfektan parası alındığını duyuyoruz. Bu düzensizlik içinde bir nesli kaybetmek üzereyiz. Veliler ne yapacağını bilmiyor. Sağlık Kurulu’nun adı var, kendisi ortada yok.

Sağlık Bakanı ya ‘bu zaten beklediğimiz bir durumdu’ diyor ya da şikâyet etmekten ve tweet atmaktan başka bir şey yapmıyor. Sayın Bakan, siz şikâyet makamı değilsiniz. Tedbir alın, alamıyorsanız gereğini yapın."

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.