banner16

CHP'li Bulut: Kadınları yaşatabilmenin tek yolu İstanbul Sözleşmesi'ni yerine getirmektir

CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, Kadının yaşam hakkını savunan İstanbul Sözleşmesi'ni yürürlükten kaldırmaya çalışanlar için “Eline gelecekte katledilecek her bir kadının kanı bulaşır” dedi. 

22 Temmuz 2020
CHP'li Bulut: Kadınları yaşatabilmenin tek yolu İstanbul Sözleşmesi'ni yerine getirmektir

CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, TBMM Genel Kurulu’nda kadına yönelik artan erkek şiddetine dikkat çekti. Bulut, “Şule Çet, Emine Bulut, Ceren Özdemir, Özgecan Aslan. Buradan hepsinin adını saymaya kalksak saatler sürer. En yakınları tarafından yaşam hakları elinden alınan, katledilen kadınlardan sadece birkaç tanesi bunlar ve bugün bu utanç verici tabloya 27 yaşında hayatının baharında aramızdan kopartılan Pınar Gültekin de eklendi. Allahtan rahmet diliyoruz, acılı ailesine sabırlar diliyoruz” dedi.

"HER BİRİMİZİN SORUMLULUĞU VAR"

Geçtiğimiz ay erkeklerin 27 kadını öldürüldüğünü, 23 kadının da şüpheli şekilde ölü bulunduğunu söyleyen Bulut, bu rakamların sadece birer istatistikten ibaret olmadığını söyledi. Bulut, “Kadınların can güvenliğini sağlayamıyor isek, polislerin koruması altında hatta sığınma evlerinde bile kadınlar öldürülüyor ise elimizi vicdanımıza koyup düşünmemizin zamanı gelmiştir. Meclisin, her birimizin, özellikle de iktidar milletvekillerinin sorumluluğu var” dedi.

"AİLE YAPISINI BOZUYOR SAFSATADIR"

İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması gerektiğine vurgu yapan Bulut şöyle devam etti:

“Kadınlara yönelik şiddetin çözülmesi için yasalarımız var; mevcut yasamızda, mevzuatımızda 6284 sayılı Yasa var. Ayrıca ilk imzacı olduğumuzdan gurur duyduğumuz İstanbul Sözleşmesi var ama uygulama yönünde ciddi bir siyasi irade olduğu da açık. Öncelikle kararlı bir siyasi irade lazım ve yasaların eksiksiz uygulanması lazım. Kadınla erkeği eşit olarak görmeyen, fıtratına aykırı diye kadının toplum içinde bile görülmesine tahammül edemeyen, kadını sadece aile içinde tarif eden bir zihniyetle bu sorunu elbette çözemeyiz. ‘Kadın evin süsüdür, kocadır sever de döver de, örtüsüz kadın perdesiz eve benzer, kadınlar iş aradığında işsizlik yükseliyor, kadın edepli olmalı, kahkaha atmamalı’ söylemleriyle kadını ikinci plana iten bir bakış açısıyla elbette bu sorunu çözemeyiz. Yargısıyla, medyasıyla, iktidarı, muhalefetiyle topyekûn bir mücadeleden amasız, fakatsız şiddete karşı tek ses olmaktan geçiyor.

Kadınların katledildiği, yaşam haklarının ellerinden alındığı bu ortamda İstanbul Sözleşmesi'ni uygulamak istemeyenlerin eline Pınar'ın kanı bulaşır. ‘Aile yapısını bozuyor’ safsatasıyla İstanbul Sözleşmesi'ni tartışmaya açanların eline Ceren'in kanı bulaşır. Kadının yaşam hakkını savunan İstanbul Sözleşmesi'ni yürürlükten kaldırmaya çalışanların eline gelecekte katledilecek her bir kadının kanı bulaşır. Kadınları yaşatabilmenin tek yolu, 2014 yılından beri yürürlükte olan, ilk imzacısı olduğumuz ve övündüğümüz İstanbul Sözleşmesi'ni fırlatıp atmak değil yükümlülüğünü yerine getirmektir.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.