Allah aklımızı başımıza devşirsin ne diyelim?
Son yıllarda yeni bir salgın toplumumuzu etkisi altına aldı...
Medyamicron!
Kısa bir şekilde anlatmak istersek;
Toplumu etkileyip, aydınlatacak ya da muktedirlerin canını sıkacak, keyfini kaçıracak bir şey söylemeye ya da yapılmaya kalkılsın, anında tartışma başlatılıyor
''Aslında öyle değil, böyle deseydi, demeliydi ya da şöyle yapsaydı, yapmalıydı''
Yediden yetmişe...
Aydınından, sıradan vatandaşına kadar bu söylem, tüm toplumun ağzına pelesenk edildi!
Bu başarıyıda, hamdolsun, kendinden menkul, müstesna, bir o kadar da muhterem medyamızın aydınlık yüzü(!)ekranlar ve kanaldan, kanala mobil ve kadrolu, sözde akil, bir okadar da muhterem(!)gözleri ışıl, ışıl parlayan, hemen hemen her konuda ağzı laf yapan şık ve zarif zevat sayesinde ulaştık...
Uygulamadaki yöntem hep aynı
''Çevir kazı yanmasın
Çevir konuyu konuşsunlar!''
İster ülke çapında
İsterse dünya çapında
Müzisyen
Bestekar
Bilim insanı
Emekli devlet adamı
Emekli bürokrat
Emekli asker
Hukuk adamı
Düşünür
İşletmeci
Daha aklınıza ne gelirse gelsin, eğer bir konuda özelliklede muktedirleri eleştirir bir anlamlı sözcük, atasözü, halk deyimi söylemeye ya da bir mekanda balık yemek gibi bir etkinliğe katıldığını görün;
Vay sen böyle bir şeyi nasıl söylersin ya da yaparsın ile başlayıp, ''aslında'' vurgusu ile devam ederek;
Öyle değilde, böyle diyebilirdi...
Şöyle dese, daha iyi olmaz mıydı?
İyi bir bilim insanı ama...
Sanatına diyeceğimiz yok, aslında...
Onu, buna karıştırmasaydı!
Ayak ayak üstüne atmasaymış
Bu kadar açık bir kıyafeti giymeseymiş
Balık yerine, ızgara köfte ya da ayak üstü balık ekmek yeseydi, çok daha iyi olmaz mıydı?
Aslında açıkça demek istedikleri;
Ne yaparsanız yapın ama suya, sabuna karışmayın
Arı kovanına da çomak sokmayın...
İş yapmanız önemli değil, iş yapıyormuş gibi elinize kürek alıp, ekranlarda algı yaratmanız daha hayırlara vesile olurdu demeye getiriyorlar!
Nadirde olsa, kadrolu, bir sürü sıfata sahip, ekran-insanlarının arasında, tek, tük aklı başında olanları, ben bu konuda uzman değilim ama... diye başlangıç yapma inceliği gösterip, sonrasında istediğini peşi sıra söyleyenler de var!
Bu ne büyük yetenek ve akilliktir, kıskanmamak elde değil...
Demokratik bir ülkede, topluma gerçekleri aktarması, gözü ve sesi olması gereken medya ve ekranların, tam tersi bir yansıma yapmasını kabul etmek, mümkün müdür?
Her şeyi tartışın ama yukarıdan bakıp, allame-i cihan mış gibi, şunu demeseydi, onu yemeseydi, oraya gitmeseydi, böyle giyinmeseydi ve ila...
Ekranlardan, toplumu her şeyden bihaber ve biçare, hiç birşey bilmez, anlamaz yerine koyup, sabahtan, akşama akıl vermeyin bari!
O kadar aklınız var ise önce bu yayınlarınızı kendiniz oturup bir seyredin, belki ayaklarınız yere basar, aklınız da başınıza gelir!
Toplumlar olanlarla, gerçek sanatkarlar ve evrensel değerlere sahip önderler ve devlet adamları ise olabilecekler, sonrasında alınacak önlemler ile neler yapılabileceğini, hisseden ve korkmadan açıklaya bilenlerdir...
Eğer enflasyon, zamlar, akaryakıt ve doğalgaz, ilaç, ulaşım ki en yeni ve modern İstanbul havaalanı da dahil, bu ve buna benzer ülkenin içine düştüğü ekonomik, sosyal ve adli sorunların yaşanacağını uyaranları dinlenmiş olsaydı, bu fındık kabuğu konuları(!)ülkenin gündemi yapıp, diğerlerini gizlemek için dev aynasına taşınır mıydı?
Herşeyi bir yana, sanat ve sanatçıların, yazar çizerlerin bu şekilde tartışılması bile ülkemizin geldiği durumun acı göstergesidir.
Oysa ulu önder Atatürk, o zor koşullarda bile şöyle diyor;
"Efendiler; hepiniz milletvekili olabilirsiniz. Bakan olabilirsiniz, hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatçı olamazsınız."
Sözün özü;
Büyük yolsuzluk, hata ve adaletsizlikleri, önemsiz olayları çarpıtıp, abartıp, devamlı dillendirerek, gizleyemezsiniz...
