banner16

Seçim bitti, enkazda neler var?

"Muhalefet seçimi kaybetti ve şimdi hem CHP, hem İYİ Parti hem de HDP şapkayı önlerine koyup nerede yanlış yaptıklarını düşünmeye başladılar. Söyleyeyim yanlışın nerede olduğunu" 

10 Haziran 2023
Seçim bitti, enkazda neler var?

Yaklaşık 52 yıldır gazetecilik yapan ve son 26 yıldır Fransa'da yaşayan Cüneyt Ayral, seçim sonuçlarını değerlendirdiği bir yazı kaleme aldı ve muhalefetin nerelerde hata yaptığını sıraladı.

Ayral'ın yazısı şöyle:

Yetmişinci yaşıma birkaç ay kala böyle bir yazı yazacağımı düşünmemiştim, sanıyorum 52 yılı aşan gazetecilik deneyimlerim bazı noktalara değinmemi zorunlu kılıyor. En azında tarihe not düşmüş olurum diye düşünüyorum.

Muhalefet seçimi kaybetti ve şimdi hem CHP, hem İYİ Parti hem de HDP şapkayı önlerine koyup nerede yanlış yaptıklarını düşünmeye başladılar. 

Söyleyeyim yanlışın nerede olduğunu:

Anımsarsanız eğer, eski cumhurbaşkanı Turgut Özal bir söz söylemişti “Anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz!”

Seçim öncesinde Anayasa kaç kez, kimler tarafından delindi ve muhalefet partileri bunun için ne yaptılar?

Cumhurbaşkanının üniversite diplomasının olup olmadığı konusu hâlâ tartışılıyor ve en son Noterler Birliği “yargıya başvurun” demiş. Muhalefet bu konuda ne yaptı? Türkiye’nin 81 ilindeki tüm mahkemelerde dava açtı mı? Hayır !

Cumhurbaşkanı'nın üçüncü kez aday olamayacağı Anayasada apaçık belli iken, muhalefet liderleri AYM’nin önüne gidip oturma eylemi, başkan ile görüşme isteği vb. çeşitli eylemler yaptılar mı? Sivil Toplum Örgütlerini yanlarına alıp yürüyüşler düzenlediler mi? Kaç muhalefet partisi bu konuda AYM’ye baş vuruda bulundu? Bu konuda kamuoyu oluşturmak için neler yapıldı? Yapıldı mı?

Sayın Kılıçdaroğlu’nun “biz onu sandıkta yeneceğiz” demiş olması Anayasaya aykırı bir durumu göz ardı etmişliği anlamına geliyor ki bu da yanlış, yani Özal ile pek bir farkı kalmamış oldu. 

Eğer durum anayasaya aykırı ise muhalefet partileri anayasaya aykırı olarak yapılacak bir seçime toplu olarak girmeyi reddetmeliydiler. AKP tek başına seçime girseydi, alacağı sonuç ulusal ve uluslararası kamuoyunda nasıl değerlendirilecekti? 

İşte bence yapılan ilk büyük hata burada…

Adalet yürüyüşünü yapmış olmak çok değerli, altılı masayı oluşturabilmiş olmak da çok değerli, HDP’nin desteğini sessiz kalarak elde edebilmiş olmak da üstün bir başarı... Fakat bütün bunların öncesinde inanılmaz bir hata var; anayasa bir kere değil, birkaç kere delinmiş, delik deşik edilmiş ve buna rıza gösterilmiş…

Bu kabul edilebilir bir hata değildir…

“Efendim, eğer Cumhurbaşkanının diplomasının olmadığı ortaya çıkar ve yasal olarak belirlenirse, bugüne kadar atmış olduğu imzalar geçersiz olacak ve ciddi sorunlar çıkacaktı, onun için üzerine gitmedik” diyecekler, diyorlar. Bugün cebelleştiğimiz sorunlar daha mı az?

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına uymak yasal bir zorunluluktur. TBMM tarafından bu kabul edilmiştir, yasalaştırılmıştır. Eğer bu kararlara uyulmaz ise Türkiye, Avrupa Konseyi tarafından cezalandırılır ve kurucusu olduğu bu birlikten atılır. Nitekim son günlerde bu yönde haberler basında yer almaya başladı.

Şu anda Türkiye’de AİHM kararlarının pek çoğu uygulanmıyor.Osman Kavala (2045 gündür içerde), Selahattin Demirtaş gibi daha bir çok siyası tutuklu AİHM kararlarına rağmen içerdeler. Muhalefet bunun için ne yapıyor?

Avrupa Birliği de bu konuyu ağırdan alıyor, çünkü iktidarın elinde sığınmacılar kozu var ve AB, Türkiye’nin bu kozunu kullanmasından çok korkuyor. 

Oysa Türkiye’nin en büyük ekonomi ortağı AB ülkeleridir ve AB Türkiye’nin sığınmacılar kozuna karşılık, ekonomi kozunu kullanabilir, ithalatı durdurmayı, Avrupa'dan yedek parça ihracına sınır getirmeyi vb birçok koz var ellerinde, bu kozlarını masaya koyuverseler ne Demirtaş kalır hapiste ne Kavala ne de başka bir siyası tutuklu…

Demirtaş eğer hapisten çıkabilirse Türkiye’yi erken seçime götürecek kadar güçlü bir siyasi lider. Belki de bu yüzden HDP ve diğer Kürt bileşenleri ve hatta CHP bile bu konunun üzerine pek gitmiyor. Şimdi biz buna muhalefet mi diyoruz? Demokrasi mi?

Bir süredir İslamcı sağ partilerin ve bileşenleri olan tarikatların dilinden LGBT+ düşmanlığı düşmüyor. Bu konuda TİP hariç ana muhalefet partileri ne yaptı, ne yapacak?

Türkiye’nin sanat güneşi Zeki Müren eşcinseldi, televizyonlarda en çok izlenen programlardan birisi olan Huysuz Virjin eşcinseldi. Cumhurbaşkanın sofrasında konuk ettiği ses sanatçısı Bülent Ersoy transeksüel. Benim bilip gördüğüm İstanbul caddelerinde fuhuş yapan pek çok travesti var, eğer bir talep olmasaydı böyle bir arz olur muydu? Gelin biraz da bu açıdan düşünelim, ne dersiniz?

Türkiye’de kadına şiddet durmuyor, kadının sahiplendirilmesi vb gibi ipe sapa gelmez, öte yandan kadını aşağılayıcı bir dil kullanılıyor iktidar ve bileşenleri tarafından. Kısacası Türkiye’de kadınlar ve LGBT+ bireyleri açık seçik tehdit altındalar.

Nüfusun %50 sinden çoğu kadın. O zaman bu kadınlar arasında beş milyon kadarı, yanlarına LGBT+ üyelerinin de bir kısmını alıp AB büyükelçiliklerine gidip sığınma isteseler, insan haklarının koruyucusu olduğunu söyleyen AB ülkelerinin büyükelçilikleri ne yapacaklar? 

Anlatmaya çalıştığım muhalefet etme dili ve eylemi budur…

Muhalefet eğer sivil itaatsizlik dönemini başlatmaz ve STK'lar ile iç içe, omuz omuza eyleme girişmez ise artık seçim falan kazanamaz, bu iş sosyal medya ile, sert twitter mesajları ile falan yürümez.

Yirmi altı yıldır Fransa’da yaşıyorum. 

Macron emeklilik yaşını yükselten yasayı yasalaştırdı fakat toplum durulmuyor, dün (06 Haziran 2023) Fransa’da yine genel grev vardı. 

STK'lar ve sendikalar 2024'te Paris’te yapılacak olan yaz olimpiyatlarını bile engelleyebileceklerinden söz edebiliyorlar. Yani gerçekçi ve çarpıcı bir muhalefet sürdürüyorlar. 

İkinci turda %30 civarında bir oyla cumhurbaşkanı olan Macron her gün soğuk terler döküyor ve dökmeye de devam edecek. Onun ve yandaşlarının bir daha iktidara gelebilmeleri için Fransa’nın akıl tutulması yaşaması gerekiyor.

Buna karşılık, gelin görün ki işçi şehri olan Bursa’da bile AKP seçimi önde göğüslüyor ve ne Türk-İş, ne de DİSK hiç ama hiç ses çıkartmıyor, çıkartamıyor. Bunun da sorumlusu muhalefetten başkası değildir.

Youtube'taki programlarını severek izlediğim gazeteci Nevşin Mengü bugünkü programında (07 Haziran 2023) Hatay Milletvekili seçilmiş olmasına karşın henüz hapisten salıverilmemiş olan Can Atalay’ın adını bile anmadı. Oysa bugün İBB başkanı da kamera kaşısındaydı, iddalı çıkışlar yaptı, CHP nin yeni, genç MYK üyesi de  zor okuduğu bir metinle iddalı laflar söyledi fakat ikisinden de Can Atalay’ın adını duyamadım ben! Bu, Türkiye’de demokrasinin yaya kalmış olduğunun apaçık göstergesidir. 

Taze Adalet Bakan Yılmaz Tunç çıkıp “Gezi davası suçları dokunulmazlığın dışında” gibi saçma sapan bir lâkırdı edebiliyor ve kimse bir şey demiyor. Oysa hem YouTube’un hem Twitter’ın hem de bildiğiniz bütün sosyal medya mecralarının bu konuda yıkılıyor olası gerekiyor. Çünkü aylar sonra Adıyaman’da bir enkazın altından ceset çıkıyor ve bunu konuşacak, anlatacak, kınayacak kimse yok ortada. Can Atalay bu insanlar için seçildi!

Söyleceklerimin bunlarla sınırlı olduğunu sanmayın sakın, fakat daha çok konuşmaya da niyetim yok. Yıllar oldu köşe yazmayı bırakmıştım, yalnızca kitap eleştirileri ve sanat yazıları yazıyordum, artık dayanamadım ve ilk söylemek istediklerimi yukarıda anlattım. CHP ve altılı masa bileşenleri, HDP ve TİP ve diğer muhalefet partileri akıllarını başlarına toplayıp önce anayasaya uygun bir toplum istediklerinin altını koyu bir kalemle çizmek ve bunun için ne gerekiyorsa onu yapmak durumundadırlar. Tartışmalar, yeni anayasının yapılması vb her konu daha sonra yapılır….

Benden şimdilik bu kadar…

Paris, 07 Haziran 2023

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.