Ne demekmiş bakalım “Ayıp” Türk Dil Kurumuna göre:
1. isim Toplumun ahlak kurallarına aykırı olan, utanılacak durum veya davranış:
2. isim Kusur, eksiklik.
3. sıfat Utanç veren.
Kısaca ahlaksızlık, kusur ve utanç veren durum demekmiş.
Günümüzde ayıp davranışlarda bulunmak normal sayılıyor. Davranılması gerektiği gibi davrananlar, ahlaka uygun, tam ve düzgün, utanılmayacak işler yapanlar ise pısırıklıkla itham edilir oldu.
Spordan siyasete, sokaktan eğitime, iş yaşamından çarşı pazara her şeyin ayarı bozuldu. Ayıp edenlerin artık yanına kalıyor. Ayıp etmeyenler mağdur duruma düşüyor.
Gelin isterseniz nelerin gerçekten ayıp olduğuna bakalım:
ENFLASYONU SAKLAMAK
Ocak 2021’de dolar 7.4 liraymış. Aralık 2021 başı 13.7 lira. Yılı 14 lirayla bitirse başta AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda cumhurbaşkanlığı da yapan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere hepimiz kurban keseceğiz. Hissettiğimiz gibi neredeyse ocak ayında aldıklarımızı bugün iki katı paraya alabiliyoruz. Zamanında kendini ve hiçbir şeyi bilmez bir siyasetçinin dediği gibi, dolarla iş yapmasak da dolarla borcumuz olmasa da bu dolar öyle lanet bir şey ki; arttığında her şeyin fiyatı artıyor. Benzinden elektriğe, etten domatese, çocuk bezinden tuvalet kağıdına hatta tuvalet ücretine bile zam geliyor. Bizi yönetmeye çalışanlar TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) marifetiyle enflasyonu kasım ayına göre yüzde 21’de tutmuşlar. Yani ülkede yüzde 100 enflasyon varken yüzde 21 gösteriyorlar. Ona göre işçiye, memura, emekliye zam yapacaklar. Yani içinde bulunduğumuz yılın ocak ayında tüm maaşıyla 20 kilo et alabilen ortalama bir emekli bugün 10 kilo civarında et albiliyor. Bu sebeple liderlerine yaranmak isteyen AKP’liler ekmek soğan yememizi tavsiye ediyorlar. En büyük ayıp enflasyonu sahte rakamlarla yok sayarak emekçinin ensesine basmak.
Siyasetin ayıplarını saymakla bitmez. Yetkili bir bakan dünkü bütçe görüşmelerinde kavga çıkardı. HDP’li vekillere dönerek üç kere üst üste “Kürtler sizden nefret ediyor” diye bağırdı. Halbuki daha birkaç yıl önce çevresine tankları yığarak Diyarbakır’ın Sur ilçesini haritadan silen AKP’lilerden nefret ediyor Kürtler. Hâlâ Hitler’in Halkı Aydınlatma ve Propoganda Bakanı Joseph Goebbels’in teknikleri kullanılıyor.
“Bir insana yalan olsa bile bir söylemi sürekli tekrarlarsanız, o söylemin nereden geldiğini unutur ve kendi fikri gibi benimser ve savunur”. Goebbels strtejisini bu lafın etrafına kurmuştu. Pek yabancı gelmedi değil mi?
Ne yazık ki hedefe ulaşmak için seçilen yol ayıplarla dolu.
BAŞKANVEKİLİNE BAK!
Kadına şiddete karşı iki ezeli rakip anlaşıp kadın futbol takımlarına maç oynatma kararı alıyorlar. Maç oynanıyor ve Fenerbahçe, Galatasaray’ı 7-0 gibi farklı bir skorla mağlup ediyor. Bir şekilde maç birkaç istisna dışında olaysız sona eriyor. Soyunma odasında Fenerbahçe Kulübü Başkanvekili Erol Bilecik takıma yaptığı konuşmada ağıza alınmayacak ve rakibi aşağılayan bir dolu laf ediyor. Bu adam koca bir kulübün başkanvekili! Nasıl bir çirkinlik yaptığına ertesi gün uyanıyor ve pisliğini temizlemeye çalışırken iyice sıvayarak, “Özür dilerim” diyeceğine “Dilim sürçtü” diyor. İşte barış, dostluk, dayanışma inşa edelim derken bir kendini bilmez daha çuvallar dolusu inciri murdar ediyor. Net ağır ayıp!
ARTIK NORMAL OLDU
Sokaklar ise felaket. Trafikte ayıp, çarşı-pazarda ayıp, kuyrukta ayıp, toplu taşımada ayıp, akla gelecek her yerde ayıp artık normal hayatın olmazsa olmazı oldu.
Uzun uzun anlatmaya gerek yok. Sıkışık trafikte boş olan sağa sapacakmış gibi yapıp son anda önünüze kıran, kuyruğa girmemek için kaynak yapan, mazeret üreten, kaşla göz arasında pazarda çürükleri kakalayan, önünüzde boşalan koltuğa sizi iteleyerek oturan, işine gelmeyen haberi yapmayan, gördüklerini yazamayan gazeteciler; ayıp ettiklerinin farkında değiller.
En beteri ise çoğu yaptığının ayıp olduğunu bilmesine rağmen menfaat sağlamak için ayıba devam ediyorlar. Esas ayıp olan da bu.
Açlık sınırı 10 bin lira civarında. Yarısının bile ülkenin maaşlı çalışanlarının büyük bölümüne layık görülmemesi ayıpların en büyüğü!