Her ne kadar ezeli rakip olarak görünseler de Fenerbahçe ile Galatasaray aslında öz kardeştirler. Fanatikler çok kızacaklar ama gerçek budur.
Galatasaray Lisesi’nin bir sınıfında (okulun içine girdiğinizde karşınıza çıkan dev binanın en sol ucunun ikinci katı) kurulan Galatasaray Spor Kulübü, işgal güçlerinin takımlarıyla mücadele ederken Kadıköy yakasında da böyle bir takıma ihtiyaç vardı. Galatasaray Lisesi ve takımın oyuncusu Galip Kulaksızoğlu, Ali Sami Bey’den izin alarak Moda’daki Saint Joseph Lisesi’ne kayıtlarını aldırır ve birkaç arkadaşıyla beraber Fenerbahçe’yi kurarlar. Kardeşlik de böylece başlamış olur.
Zaman içinde yöneticiler yüzünden iki kulüp düşman kardeş oldular. Dostluğun, düşmanlığı yenmesi en büyük dileğim.
Galatasaray’ın BAY geçtiği hafta Fenerbahçe’nin Yeni Malatyaspor’a kendi sahasında farklı mağlup olması ilginç bir sonuç. Galatasaray taraftarları da fırsatı kaçırmayarak konu hakkında sosyal medyada onlarca espri üretmişler. Küfür ve aşağılama olmadığı sürece bu esprilere futbolun güzellikleri olarak bakmak lazım.
Ayrıca Beşiktaş ve Trabzonspor’un da Galatasaray’ın BAY geçtiği haftada puan kaybetmeleri de kaderin bir cilvesi olsa gerek. Her ne kadar Fenerbahçe kadar yakın olmasalar da Beşiktaş’a üvey kardeş, Trabzonspor’a ise amcaoğlu diyebiliriz.
Özetle takımlar birbirlerine öylesine bağlıdırlar ki iyi de kötü de hepsini eşit etkiler. Yıldırım Demirören ve Nihat Özdemir’in yönetemediği futbolumuz lig düştüyse, artık şampiyonumuz Şampiyonlar Ligi’ne direkt katılamıyorsa, hepimiz suçluyuz. Sadece iki beceriksizi suçlayıp işin içinden çıkamayız!
EROL BULUT’LA OLMUYOR
İyi bir insan olabilir ama Erol Bulut iyi bir teknik direktör değil. Doğruyu söylemek gerekirse Fenerbahçe ona biraz büyük geldi. Sorun kadro çıkaramamak değil, sorun o kadar futbolcuyla başa çıkmak!
Fenerbahçe’nin kadrosundan ligde kafaya oynayacak üç ayrı takım çıkar. İşte bu sebeple Erol Bulut başarılı olamıyor. Başkan kontrolden çıkmışçasına adam alırken Erol Hoca o işe müdahale edecekti. “Başkan ben bu kadar adamla ne yapacağım” diye soracaktı.
Yine de henüz ligin başı, Erol Hoca kalacaksa biran önce kendisine ideal bir onbir yaratmalı ve o takımda karar kılmalı. Kimseyi üzmeyeyim derken, adaleti her hafta değişik futbolcularla sahaya çıkarak sağlamaya kalkarsa kendisini bu durumda bulur.
SAĞLIKTA SINIFTA KALDIK
Pandemi tüm dünyayı vurdu ama bize isabet eden tam bir ninja darbesiydi. İlk günden itibaren süreci yalanla idare etmeye kalktılar. Kötü rakamları açıklamayarak insanları uyutabileceklerini sandılar. Ekonomi öyle bozuk ki 14 günlük tam kapanmayı bile beceremiyoruz! Bu arada bol keseden uydurulan, “Dünya bize hayran, bizi kıskanıyorlar” laflarıyla hükümete körü körüne ya da göbekten bağlılar dışında kandırabildiğiniz kimse yok.
Son numara iyileşen hasta sayısında yapıldı. 11-12 kasım aralığında, yani 24 saatte iyileşen hasta sayısı 1 milyon 100 bin artırıldı. Nasıl pervasızca böyle bir şeye kalkışıyorlar anlamak imkansız! Sanırım beyefendi iyileşen hasta sayısını beğenmedi ki bakan bey de hemen düzeltiverdi.
Ne yazık ki aynı sistem, yani beğenmediğin rakamı değiştir taktiği ekonomide geçmediği için tarihimizin en yoksul günlerini yaşıyoruz. Saray’a bağlı elemanlara göre yoksulluk yok ve hepimize rahat batıyormuş havası estiriliyor.
Bu bölümde de TÜİK imdada yetişiyor %50-60 civarı reel enflasyonu %14 olarak açıklıyor. Bunu açıklayanlar birbirlerinin suratına nasıl bakabiliyorlar. Ya da sabahları aynada kendi suratlarına. Geçen sene 28 liraya aldığım 5 litrelik ayçiçek yağını geçen ay 54 liraya aldım. Peynir, zeytin, ekmek, fasulye; hepsi neredeyse bir kat daha pahalı. Bu TÜİK’çiler neye bakıp bu rakamları buluyorlar çok merak ediyorum.
“SOKAĞA ÇIKIN” ANLAMIŞLAR
Sokağa bakıyorum herkes orada. Mahallenin tüm çocukları top oynuyor. Anneler babalar banklarda, bakkalların önü hep kuyruk, arabalar vızır vızır. Sokağa çıkma yasağı yokken hafta sonları daha tenha oluyordu bizim mahalle!
Hepimiz çok sıkıldık bu durumdan ama mecburuz. O maçı yapan 10 çocuktan biri virüs taşıyorsa 10 hane bu akşam virüs kapacak. Konu bu kadar basit.
Tamam bizi yönetenler hiçbir şeyi doğru yapamadılar ama bu onların yolundan yürüyeceğiz anlamına gelmiyor. Lütfen sokağa çıkma yasağı olan günlerde sokağa çıkmayalım, çocuklarımızla evde ilgilenmeye üşenmeyelim!
