banner16

Rizespor’a Galatasaray Yönetimi doğru dürüst bir cevabı veremese de Sarı Kırmızılı renklere gönül verenlerin görülecek bir hesabı vardı. Muslera’nın ayağının kırılmasının yanı sıra iki senedir yemediği dayak kalmadı Galatasaraylı futbolcuların Rize deplasmanında. Üstüne üstlük mafyöz kılıklı başkanları da Galatasaray için ağıza alınmayacak sözler söylemişti. Hatta her kendini delikanlı zannedenin yaptığı gibi işi tabanca çekmekle tehdit (yenildikleri maç sonrası, “Silahım olsa hakemi vururdum” diyen kabadayıyı oynayan Rizespor başkanıydı) etmeye kadar ilerletmişti.

Bakın sayın başkan, doğma büyüme İstanbulluyum, Vatan Caddesi’nde çocukluğum, Beyoğlu’nda gençliğim geçti. Bu bitirim jargonunu iyi bilirim. Delikanlılığın raconunda silahsıza silah, bıçak çekilmez, bir adama iki kişi girilmez. Çekene, girene adam denmez. Anlatabildim mi?

Şu mafyalı diziler çıkmadan önce İstanbul böyle bir yerdi. Sokakların yazılmamış kuralları vardı. Maalesef “Yeni Türkiye, dindar nesil” diye yola çıkanlar ülkeye kısa sürede onarılmayacak hasar verdiler. Kindar, mafya özentisi, mutsuz, tembel ve eğitimsiz bir nesil armağan ettiler.

Dönelim Galatasaray’a...

Sahada bir oyuncusu ekstra iş yapınca Galatasaray iyi futbol oynuyor. Rize’de Taylan’dan Diagne’ye, Feghouli’den Donk’a, Oğulcan’dan Linnes’e herkes görevini fazlasıyla yapınca fark ortaya çıktı. 4 attı, attığının iki katını kaçırdı. Takımın yarısının sakat, cezalı, hasta olduğu için evde oturduğu haftada rakibine tek bir pozisyon bile vermeden maçı tamamladı. Şu Emreler de istenilen seviyeye gelseler Galatasaray’ın önünde kimse duramaz.

BEŞİKTAŞ HAKETTİ, KADIKÖY DÜŞTÜ

15 yıl sonra Şükrü Saracoğlu’ndan üç puanla ayrılmayı başardı. Galatasaray da geçen sene 20 sezonun ardından Kadıköy’de galibiyetle tanışmıştı.

Dün akşamki sonuçla Fenerbahçe ezeli rakipleri karşısındaki psikolojik üstünlüğünü kaybetti.

Ligin henüz başı, kadro genişliği açısından Sarı Lacivertliler avantajlı gibi görünüyor. Ancak hem Fatih Terim hem de Sergen Yalçın, Erol Bulut’tan daha tecrübeliler. Eldeki az malzemeyle harika sofralar donatabiliyorlar. Erol Bulut ideal sistemini bulana kadar atı alıp Üsküdarı geçerlerse hiç şaşırmam. Böyle bir oyun ve devamlı hakem desteği arayan Fenerbahçe’nin toparlanmazsa işi zor. Bu kimliğiyle birçok topu olan ancak futbol kabiliyeti olmadığı için takımlarda tercih edilmeyen mahallenin zengin çocuğuna benziyor.

SPOR BASINI DEĞİL FUTBOL BASINI

Ülkede müthiş şeyler oluyor. Suat Çelen’in federasyon başkanı olmasından sonra cimnastikte atılım yaptık. Daha önce finallere bile gidemediğimiz pek çok dalda madalya almaya başladık. Son olarak Ukrayna’da düzenlenen Avrupa Ritmik Cimnastik Şampiyonası’nda Duygu Doğan, Azra Akıncı, Peri Berker, Nil Karabina, Eda Asar’dan oluşan takımımız, “Üç çember, iki labut” aletinde altın madalya kazandı. Tarihe geçecek bir başarıdır bu. Maalesef basınımızda hakettiği yeri alamadı. Sporda futbola, siyasette AKP’ye sıkışmış medyamız. Umarım bir an önce silkelenir ve kendimize geliriz.

Eğer başa işini iyi yapan bir yönetici geçerse bu toprağın insanları kısa sürede meyve verebiliyorlar. Bu da hikayenin başka bir sevindirici yanı, hatta umutlandırıcı.

ŞEYTAN GÖREV BAŞINDA

Devrenin son dakikasında Rizesporlu Melnjak ile Emre Akbaba arasında yaşanan hava topu mücadelesinde hakem Atilla Karaoğlan VAR'a gitti. Melnjak'ın Emre Akbaba'ya dirsek attığına hükmeden Karaoğlan, penaltıyı verdi. Bu gol kapıyı açtı ve Galatasaray farka gitti. Daha önce de taraflı yorumlar yaptığı için eleştirilen “Şeytan” lakaplı eski futbolcu bu pozisyonu, "Kurala göre penaltı, hakem hatası demiyorum. Rizesporlu oyuncunun eli doğal haldedir. Fakat kural penaltı diyor. Burada hakem kuralı uyguladığı için bir şey söyleyemem. Penaltı, penaltı ama ama futbolu doğasından çıkarıyorlar" yorumunu yaptı.

Bu tür yorumları Galatasaray galip geldiği zaman yapan Rıdvan’a kısa bir soru sorayım.

Falcao çok benzer pozisyonlarla iki sarı kart görerek Erzurum’da atılmıştı. O zaman ne dedin, şimdi ne diyorsun! Artık çok ayıp ediyorsun. 

DÜNYA’NIN GİZLİ LİDERİYİZ!

Korona vaka sayılarını açıkladılar, insanlar işi ciddiye almak zorunda kaldılar. Yeterli olmasa da birçok ek tedbir geldi. Trafik bile rahatladı. “Vakamız çok az, aşıyı bulduk” palavralarına inanan halkımız da zaten genetiğimizde olan “Bana bir şey olmaz” rahatlığıyla vaka artışı sıralamasında ülkemizi Avrupa’da zirveye, dünyada 4’üncülüğe taşıdı.

Ki bizi geçen ülkelerin nüfusları; ABD 330 milyon, Hindistan 1.38 milyar ve Brezilya 210 milyon. Biz ise sadece 83 milyonuz. 10 milyon da Suriyeli, Afgan, Özbek ekledik diyelim, etti 93 milyon.

Oranda Dünya ve Avrupa şampiyonuyuz, kıskan bizi Dünya!

BUYUR BURDAN DA KISKAN!

Bizi yönetenlerin hem kandırılma hem de kandırma yönleri çok güçlü. Hep kurnazlık peşindeler. Çağımızda bir şeyi gizli tutabilmenin imkanı yok. Şu vefat sayılarının da doğrusunu açıklarsanız belki insanlar koronayı gerçekten ciddiye alırlar. Dün ve önceki gün ajanslara İstanbul’un her sahilinin tıklım tıklım olduğunu gösteren fotoğraflar yağdı. Bir vatandaş sağlık ocağına gidiyor ve belinin ağrıdığını söylüyor. Doktor ne zaman ağrımaya başladığını sorduğunda 20 yıldır ağrıdığını söylüyor. İnsanda utanma olur. Doktorlarımızın tamamı çok yoğun, riskli ve fedakarca çalışıyor.

Bu vurdum duymazları evde tutabilmenin yegane çaresi daha fazla korku! O da gerçek ölüm sayısını açıklamakla olur. Bu konulara yayın yasağı gelmeden yazayım; bence gerçek vefat sayısı 500-600 civarında. 6 ayda 100 bin kişi ölecek desek belki sahilde piyasa yapmayı bırakır insanlar.

Bu vefat sayısına nasıl mı ulaştım?

Nüfusu bizle aynı olan Almanya’da (bizde bir de 10 milyon mülteci var) vaka sayısı 22 bin, bizde 30 bin. Onlarda günde ortalama 400 kişi ölüyorsa bizde bu rakamın 550 olması gerekir. Haaa “Bizim sağlık sistemimiz daha iyi, zaten bizi kıskanıyorlar” dersek başka tabii ki.

Acaba Almanya Şansölyesi Angela Merkel, “Bizi kıskanıyorlar” lafını duyunca ne yapmıştır, çok merak ediyorum. Biz 5 maske dağıtamadığımız günlerde Almanya vatandaşlarının virüste ekonomik olarak mağdur olmaması için 750 milyar euro ayırdı bir kenara. Kıskan kıskan bitmez!

900 KATLA HIRSIZLIK ŞAMPİYONU

Batman Hasankeyf ilçesindeki Ovit Tüneli’nin inşaatında, 19 bin 500 liralık iş için 17 milyon lira ödendiği ortaya çıktı. Üstüne üstlük yapılan köprünün bir ayağı da 2 metre 95 santim kısaymış. Para ödenmiş bile. Devletlerimiz, Osmanlı da dahil olmak üzere hep aç gözlüler tarafından soyulmuştur. Devlete iş yapan müteahhitler her zaman köşe olmuşlardır. Ancak bu kadar yüzsüzce yapılan hırsızlıklara ilk defa tanık oluyoruz. Artık ne iş yapılmışsa tam 900 katı maliyet çıkartılmış. Çalarken bile bir başka çalıyor Yeni Türkiye’nin hırsızları!

[email protected]

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner36

banner50