banner16

Galatasaray lige iyi bir başlangıç yapmıştı. Ben de dahil olmak üzere Galasaraylılar’ın büyük bölümü bu takımı beğenmişti. Meğer Gaziantep ve Başakşehir lokal, Bakü ve Bosna takımları da dış mihraklı aldatmacaymış.

Aldatmaca demişken; Arda’nın net biliyorduk da, Belhanda ve Feghouli’nin de son kullanma tarihleri geçmiş. Kurtlu mercimek gibiler, çekmecedeki diğerlerini de bozuyorlar! İşin en kötü tarafı ise Araplar bilerek oynamıyor. Gaziantep maçındaki Belhanda ile Kasımpaşa maçındaki Belhanda aynı adam olamaz. Bizim büyük oğlanın bir arkadaşı var, adı Aziz. Çocuk Belhanda’ya ikizi kadar benziyor. Galiba bazı haftalar Aziz çıkıyor sahaya Belhanda’nın yerine. İşte o haftalarda kazanıyor sanırım Galatasaray!

Neticede elde olan malzeme bu. Başta Fatih Terim olmak üzere tüm Galatasaraylılar’ın tek umudu; Fatih’in içinden her hafta bir Muslera, Taylan’ın da her hafta şapkadan çıkması!

Fenerbahçe, Glasgow ve Kasımpaşa gibi rakipler meydana çıkınca takke düştü kel göründü.

YÖNETİM İSTİFA!

Genel kurul üyeleri tarafından işine son verilmiş yönetim, koltuğuna oturduğu yönetimin yanında bile hizmet bakımından cüce kaldı.

Tarihin en kötü yönetimi olarak anılacaklar.

Kovulmalarına rağmen koltuklarını bırakacak cesareti olmayan pişkinler olarak anılacaklar.

Kurulmayan şirkete ihale kazandıran yönetim olarak anılacaklar.

Teknokent, elektrik santrali, kapalı salon vaatleriyle gelip iki kişilik çadır bile kuramayan beceriksizler topluluğu olarak anılacaklar.

Camiayı hiç acımadan ortadan ikiye karpuz gibi bölenler olarak anılacaklar.

Bekaları için üyelerini disiplinle cezalandıran, gazetecileri işlerinden kovduranlar olarak anılacaklar.

Başkan’ın ağır hastalığını bile iktidarda kalabilmek için kullananlar olarak anılacaklar.

Eleştirdikleri eski yönetimlerin biriktirdiklerini satarak (Ndiaye, Fernando, Gomis, hisse senetleri) günü kurtaran mirasyediler olarak anılacaklar.

Hâlâ koltuklarında oturmalarını borçlu oldukları Fatih Terim’i bile göndermeye kalkan yönetim olarak anılacaklar.

Kısaca gittikleri zaman iyi anılmayacaklar!

BU NASIL BİR TIP İNSANI!

Adını değiştirince yeni bir şey ürettiğini düşünen hükümetin adını, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak değiştirdiği, bildiğimiz GATA’nın başhekim yardımcısı takkeli doktor Ali Edizer’in açıklamaları gündeme damgasını vurdu. Bu adama göre Medeni Kanunumuz sakat, çok kadınla evlenmemiz normal.

Akıl alır gibi değil ama anlaşılması çok kolay. Bir zamanlar ülkenin her yerine soktukları fetöcüler işi ihtilale kadar götürdüler. Şimdi sıra menzilcilerde. Bir sürü değerli tıp profesörü varken sen koskoca GATA’nın başına tarikatçı, takkeli, imam kılıklı birini geçirirsen o da böyle karış karış konuşur. 3-5 sene sonra menzilciler için de, “Aldatılmışız” diyenler olursa hiç şaşırmam!

YERİNİ KAPTIYSAN ENGELİNİ DE AL!

Eşim avukat, geçen perşembe duruşması vardı. İstanbul Anadolu Adliyesi’ne gittik. Kalabalık etmemek için kendisini arabada bekledim. Karşımda engelli park yerleri var, o kadar güzel düzenlenmiş ki araları 3-4 metre. Değil tekerlekli sandalye, sedyeyle bile gelsen enine boyuna araçtan rahatça çıkarsın. Bir araç geldi engellilerin yerine park etti. İşim gücüm de yok seyrediyorum. İçinden dalyan gibi bir delikanlı çıktı, koşar adım binaya girdi. Sonra lüks bir makam aracı geldi, o da engellilere ayrılan yere park etti. Arabaya doğru gençten bir polis memuru seyirtince içimi bir heyecan kapladı. “Şimdi bu densizlere dersini verecek benim polisim” dedim. O da ne, makam şoförü birkaç cümleyle geldiği yere postaladı benim polisimi! Biraz daha bekledim. Binadan 3 yağız adam çıktı, şoför bir jimnastikçi gibi fırlayıp bir saniyede aracın tüm kapılarını açtı. Gelen önemli 3 şahıs neredeyse parendeyle arabaya bindiler. Şoför gaza vıııın diye basarak engelli parkından kurtuldu gitti.

Hadi dalyan gibi delikanlı, makam şoförü ve 3 yağız adam ne yaptıklarının farkında değiller. Ya benim polisim, “Orası engelliler için” diye uyardığına göre oranın engellilere ayrıldığının bilincinde. Acaba karşısındakiler ona ne diyorlar da arkasını dönüp kös kös yerine dönüyor!

Acı ama benim polisim böyle olmamalı! Karşısındaki cumhurbaşkanının şoförü bile olsa engellilerin haklarını gasp edememeli.

ADLİYE DEMİŞKEN

Dedim ya eşim avukat, bir sürü avukat tanıdığımız da var. Birkaç senedir avukatlar arabuluculuk yapıyorlar. Akıllıca bir şey. Hem mahkemelerin yükü azalıyor hem de yıllarca sürecek davalar birkaç saatte sonuca bağlanıyor.

Sistem şöyle işliyor. Bir anlaşmazlıkta (bazılarında mecburi) taraflar avukat arabulucuya müracaat ediyorlar. Avukat arabulucu hukuk bilgisini kullanarak, tarafların anlaşmaları için uygun zemin hazırlıyor. Taraflar kabul ederlerse anlaşma sağlanıyor ve avukat arabulucunun ücreti taraflarca ödeniyor. Yok eğer taraflar anlaşamazlarsa iş adliyeye intikal ediyor ve avukat arabulucunun ücreti devlet tarafından ödeniyor.

Buraya kadar her şey mükemmel değil mi?

Ancak kazın ayağı öyle değil. Devletin avukat arabulucuya ödeyeceği ücret bir türlü ödenmiyor. Mesela ocak ayında anlaştıramadığı davanın ücretini alamamış binlerce avukat arabulucu var. Koskoca devlet 10 ayda adaletin ücretini ödeyemiyorsa sınıfta kalmıştır. Devletle kalalım da Devlet, Devlet gibi olabilirse yatıya bile kalırız!

[email protected]

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner36