Yanlış anlamayın, kaçak olanında değil Galatasaray’da. Galatasaray’ın da sadece Floryası’nda işler yolunda.
Say say bitmez...
Yeri doldurulamaz Muslera’yı neredeyse aratmayacak performansıyla Fatih mesela. Oynadığı 3 maçta da çok kritik kurtarışlar yaptı. Gaziantepspor maçında cepheden yediği gol haricinde eleştirilecek hatası yok. O şutu atanın da hakkını yememek lazım.
Defansın iyi başladığı ender sezonlardan birini yaşıyoruz. Ağır sakatlıktan çıkan Luyindama’nın kişisel hataları haftalar ilerledikçe mutlaka azalacaktır. Başakşehir maçında da penaltıyı yaptıran Luyindama, bunu da unutmamak gerek. Marcao’nun peşinde 15-20 milyon euro ile Roma varsa zaten söylenecek söz yoktur. Ortalama memur maaşının yıllık 30 bin euro olan İtalya’da Galatasaray’ın verdiği 850 bin euro’dan daha fazla kazanacağı ve yaşının 24 olduğu düşünülürse mutlaka gidecektir.
Ömer, Linnes, Omar, Saracchi onlar kanatların sahibi.
Emre, Arda, Babel, Belhanda ve Feghouli bu sezon farklı bir futbolları var görülüyor ki.
Falcao ve Diagne olurlar kral yine.
Bir de Taylan var bu sezon takımda. Tavşandan çıkardı onu Fatih Terim herkes onu “Yine şapkadan tavşan çıkartmaya çalışıyor” diye eleştirirken. Belli ki mayasında şımarmak yok. Büyük kazanç. Nazar değmesin yeter.
DEĞİŞİKLİKLERE SINIR GELİR Mİ?
Pandemi nedeniyle 3 olan oyuncu değişiklik hakkı 5’e yükseltildi. Geniş kadrosu ve girenin çıkanı aratmadığı Galatasaray’ın önünü kesmek için federasyon tarafından bu uygulama iptal edilir mi acaba. Bu soru benim gibi yönetimdeki yanlışlara dayanamayarak istifa eden Özgür Savaş Özüdoğru’nun da aklına gelmiş. Belli ki Galatasaray’ın haklarını arayan yöneticiler Galasaray’da barınamıyor!
YENİ ÜYELER OY KULLANABİLİRLER Mİ?
Galatasaray Genel Kurullarını birçok kez yöneten hukukçu Metin Ünlü uzun süredir bir konuya parmak basıyor. Dilerseniz kendi ağzından dinleyelim:
“Bu konu ile ilgili daha önce yazmıştım. Tekrar paylaşıyorum. Medeni Kanun ve Tüzük maddelerine göre konu yoruma açık değildir. Üyelikten çıkarma kararının hüküm ifade etmesi için nasıl ki genel kırul kararı gerekli, Üyeliğin kazanılması da genel kurul kararı ile mümkündür.
Tüzükteki genel kurul "Denetimi" de üye alımına karar vermek anlamındadır ve Medeni Kanun 80. maddeye uygun olarak düzenlenmiştir. Denetleme mekanizması genel kurula ayrı bir madde olarak gelmediği için, idari bir yönetim kurulu faaliyeti olan üye alım kararı, idari ibra ile yerine getirilir. Tüzükteki bu denetim de kendisini "İdari İbra"da gösterir.
Bu bağlamda; 2019 yılı Olağan Genel Kurulu’nda alınan "İdari İbrasızlık Kararı" da nazara alındığında 2018 yılından beri alınmış bulunan ve bu yıl alınmasına karar verilen üyeler önümüzde yapılacak genel kurullarda, üyelikleri için genel kurulca karar verilmediği için, oy kullananazlar, genel kurula katılamazlar, hiç bir üyelik hakkından faydalanamazlar.”
Yazdıklarının kendi hukuki görüşleri olduğunu söyleyen Metin Ünlü’ye hukukçu üyelerin büyük bir bölümü de destek veriyor.
İbra edilmedikleri halde koltuklarında mahkeme kararıyla oturanların Galatasaray’ı hâlâ yönetmeye çalışmalarının garip bir sonucu da bu şekilde akılları kurcalıyor. Yeni gelecek yönetimi Galatasaray’ın borçlarıyla beraber hukuki problemler de bekliyor. Bugünkü yönetim ise sadece seçilmeyerek bu işten kurtulacağını sanıyorsa çok yanılıyor! Yaptıklarının maddi ve manevi sonuçlarının hesapları mutlaka kendilerine sorulacaktır.
BAZEN ÇOK MUTLU OLUYORUM
Yayıncı kuruluşun naklen aktardığı maçlar sırasında ekranın sol üst köşesine koyduğu skor tabelasındaki takım kısaltmalarının yanlışlığını anlatmak adına geçen hafta bu köşede “GAL değil GS” başlıklı bir yazı yazmıştım.
Bir süredir bu konuda Ömer Ural Kükner de twetterda direniyormuş. Fakat uzun zamandır ayak direyen yayıncı kuruluşun Habercem’deki yazımdan 4 gün sonra Galatasaray’ın gerçek kısaltması olan “GS”yi kullanmaya başlaması beni çok mutlu etti. Bu işte en ufak katkım varsa ne mutlu bana.
YANGINLAR KAÇINILMAZ AMA...
Dünyanın her yerinde ormanlar yanıyor. Tabiatın kendini yenileme şekli olarak da düşünülebilir. Fakat işin içine insan faktörü karışınca naif düşünceler yetersiz kalıyor. Gelişmiş ve kanunlarla yönetilen ülkeler yanan yerleri derhal ağaçlandırarak 20-30 yıl sonrası için yatırım yapıyor. Bizim ülkemizde ise yanan ormanlık alanlar otel, site inşaatına açılıyor ve bir sonraki turizm sezonu hedefleniyor. Belki yerel yönetimler yetersiz kalabilir ama koskoca devlet, “Yanan ormanlık alanlara kulübe yapanın bile canına okurum” diye gürleyebilse verimli topraklarımız bir fide bile dikmesek birkaç senede ormanları geri getirir.
Maalesef rant ve talancılık, madencilik ülkemizi hızlıca çöle çeviriyor. Daha bir yıl önce cumhurbaşkanının eşi Salda Gölü’nde yaptığı inceleme gezisinden sonra buraların talan edilmeyeceğine mutmain olmuştu. İki gün önce Salda Gölü’nün kısmi olarak imara açıldığını duyduk. “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Salda Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi 1/25000 Ölçekli Nazım İmar Planı'nı onayladı” cümlesi birçok haberde yer aldı. Belki konudan anlamıyorum ama içinde “Salda Gölü” ve “İmar planı onaylandı” sözleri geçen cümleler beni mutmain etmediği gibi rahatsız da ediyor!
BELEDİYE OTOBÜSÜ ŞOFÖRÜ!
Olay Kadıköy’de geçiyor. Gece geç bir saatte bir kadın bisikletiyle halk otobüsüne binmek istiyor. Sanırım otobüs şoförü kadını araca almak istemiyor. Tartışma yaşanıyor.
Henüz “Bir kadın gece geç saatte bisikletiyle toplu taşıma aracına tek başına binemez” diye bir kanun çıkmadı. Şoför bununla da yetinmiyor ve kadının bisikletine, kadına, kadını korumaya çalışan diğer yolculara saldırıyor. Saldırırken de kadına, “Ben alkollü yolcu taşımam. Pis sarhoş” diye hakaret ediyor. Taşkınlık yapmadığı sürece toplu taşıma aracı sürücüleri alkollü de, başı açık da, mini etekli de, taytlı da, şortlu da olsa erkek ve kadınları ücreti mukabil taşımaya mecburdur.
Şoför açığa alınmış. Görüntülerden izlediğim kadarıyla bu adamın can taşıması sakıncalı. Cezasını çektikten sonra bir daha asla böyle bir işte çalıştırılmamalı.
