banner16

İnsanoğlu var olduğundan beri kafasını yukarı kaldırıp bakarak,aklının erdiği kadar gördükleri ve değişimleri ilk zamanlarda, korku ve tanrılaştırdığı gökyüzünü, bilimin gelişimine paralel olarak, anlamaya ve bu yönde ilerleyerek, havada uçmayı, sonra  atmosfer dışına ve en nihayetinde ise Ay'a ve uzayda istasyon kurup, daha uzun süre kalmayı başardığı gibi, başta Güneş sistemimizdeki gezegenler olmak üzere, birçok benzer galaksileri incelemek içinde uydu, uzay aracı ve gelişmiş teleskopları, uçsuz bucaksız uzayın derinliklerine göndermiştir...
Toplum olarak biz bu çalışmaları hayranlıkla izlerken, elbette başta üniversitelerimiz ve devletimiz, uzay bilimi ve uzay teknolojisi ile uzay sanayii için, sözde büyük,  özde ise bir meteor parçacığı dahi olamayacak atılımlar ve yatırımlar yapa geldi!
Ama her zaman olduğu gibi, gene biz yanılmışız...

 

Meğersem çok kısa hatta eli kulağında, ilk defa uzay istasyonuna bir vatandaşımızı göndereceğimiz en yetkili ağızdan ifade edilmiş oldu!
Elbette her canı isteyenin çantasını alıp gitmesi ne mümkün?
Başta sağlık raporları, anatomik yapı ve en önemlisi bilimsel yeterlilikleri olması gerekiyor ki uzayda dalga geçip, yan gelip yatmasın, araştırma yapsın değil mi?
Ama bunlar bizim insanımız için sorun olmasa gerek...
Zaten ilk çıkan uyarıları görünce, yanılmadığımızı da anlamış olduk!
Kimi sağlık ocakların giriş kapılarına, şimdiden uyarı asmışlar
''Sağlık ocağında, uzaya gidiş yeterlilik sağlık raporu verilmemektedir, lütfen bu konuda başvuruda bulunmayın''
....!
Yani aile hekimleri ne deseler, ne yapsalar haklılar, insan hiç olmazsa her biri uzay merkezi NASA gibi olan(!)şehir hastanelerimize başvurur değil mi?
Sanki uzay aracına binmek için değilde, araba ehliyet yeterlilik raporu alacak muhterem!
Gülermisiniz ağlarmısınız siz karar verin gari...
Ne zaman hava ve havalanma sözü kulağımıza erişse, millet olarak hemen ayaklarımız yerden kesilir, bir havalara gireriz ki sormayın gitsin...
Başta siyasetçilerimiz olmak üzere, uçmakta üzerimize yoktur vesselam!
Zaten son yirmi yılda, başta cumhuriyetin tüm kazanımları, elimizden, avcumuzdan uçup gitmedi mi?
En nihayet son beş yılda ise tüm döviz rezervlerimizi tüketmenin yanı sıra, devlet hazinesini, şimdiye kadar görülmemiş eksi değerlere ulaştırarak, cumhuriyet döneminin rekorunu da kırmış olduk...

TL değer kaybı ise sürüyor, o kadar hafifledi ki 18 Mart Çanakkale köprüsünden geçerken, elinizde ki hemde en büyük banknot, iki yüz liracık, gişelere doğru pırrr... uçup gidiyor!
Hülasa bu son dönemlerde;
Ekonomi uçtu
Dış borç uçtu
Fiyatlar uçmakla kalmadı, yörüngeden çıkıp, uzayın kara deliklerine savruldu
İşte tamda bu sırada, en yetkili ağızlardan müjdeli açıklamalar peşi sıra gelmez mi;
Uzay istasyonuna, inşallah en yakın zamanda, ilk yurttaşımızı uçuracağız
Ay'a sert düşüş yapan uzay füzesi ile araştırma aracını gönderip, bilgiler alacak
Sonra da hamdolsun, Ay'a  yumuşak iniş gerçekleştirebilecek mişiz!

 

Şunun şurası 2023 ve sonraki 2053 ve 2071 yılları hedeflerine ulaşmaya, ne kaldı?
Daha ne isteye biliriz ki?
Uç, uçabildiğin kadar
Dilin kemiği yok nasıl olsa!
Atalarımız lafla peynir gemisi yürümez derlerdi ama o zamanlarda, uzaya gitmek bir yana, hava da uçmak bile mümkün değildi...
Demek ki bir gerçeğe daha ulaşmış olduk
Lafla değil uçmak, atmosferi aşıp, uzaya bile gidebiliniyormuş!
Uçmakla ilgili bu kadar söz söyleyince, ilk uçan kendi insanımızı hatırlamamak olmaz elbette...
Hazerfan çelebi bile, Galata kulesinden, Üsküdar'a takma kanatla uçtu diye, canından olmuştu ama şimdi durum çok farklı, teknoloji çok ilerledi, ne kadar ve hangi konuda(!)uçarsanız uçun, canınızdan olmadığınız gibi, yıllarca milletin teveccühüne bile mazhar olup ali-makamlara gelebiliyorsunuz...
Bilhassa her seferinde, devlet büyükleri ile uçabilme şansına erişen, medyamızın müstesna muhabirleri, piste ayak bassalarda, ekranlarda bol, bol uçmaktan, şakır şakır kanat çırpmaktan geri duramıyorlar!

Şimdiye kadar, öyle çok havalandık ki güzel ülkemin insanı, dalını silkeledikce yerlere dökülen duta döndü...
Ne diyebiliriz? 

Ne kadar uçarsanız uçun, neticede yer çekimi var ve muhakkak bir gün düşeceksiniz
Sözün özü;
Ayakları yerden kesilmiş, aklı havada dolaşan toplumların, kafa üstü yere çakılmadan, akılları başlarına gelmezmiş! 

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner36