Türkiye gazetesinden Ebru Karatosun'un haberine göre İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, AKP Kadın Kolları Başkanlığı'na yaptığı sunumda yeni göç politikasıyla ilgili ayrıntıları anlatmış. Konuşmasının bir yerinde ise, Türkiye’ye gelen sığınmacıların pasaportlarını yırttıklarını, bu nedenle sınır dışı yapılamadığını belirtmiş, parmak tanıma sistemi ile kayıt altına alınacak olan bu kişilerin tespit edilerek ülkelerine gönderileceğini söylemiş.
“Suriyeliler ipe un sermişler ondan sınır dışı edemiyoruz” deseydi daha inandırıcı olurdu.
Bu sözlerle sokaklarda ellerinde kameralarla bacak avına çıkan sapıkların, salladıkları bıçaklarla bizim, çocuklarımızın boğazını keseceklerini söyleyen kaybedecek hiçbir şeyleri olmayan teröristlerin kaçak olarak yurdumuza girdiklerini itiraf etmiş Sayın İçişleri Bakanı. Ayrıca bu konudaki âcizliğini de açık etmiş.
Düşünsenize Champs-Élysées’de Fransız kadınların bacaklarını videoya çeken kaçak bir Suriyeli yakalanıyor ve Fransa İçişleri Bakanı yakalananın üzerinde pasaportu olmadığı için (deport edecek ülke bulamadıkları bahanesiyle) sınır dışı edemediklerini söylüyor. Fransız bakanın siyasi kariyeri o an biter.
Akıl almıyor değil mi? Bir bakan nasıl böyle milleti ahmak yerine koyabilir. Yoksa bu âcizliği itiraf, hepimizin korktuğu istila, rejim değişikliği için adam toplama operasyonunun maskelemesi mi. İnsan, “Bu kadar beceriksizlik olamaz” diyerek felaket senaryolarını da düşünmeden edemiyor.
Beğenmediğiniz Yunanistan, Afganistan’a binlerce kilometre uzakta olmasına rağmen Meriç Nehri sınırımıza 40 kilometrelik 4 metre yükseklikte demir duvar ördü. Tek kaçağa tahammülleri yok. Binlerce Afganlı’nın, Pakistanlı’nın koşarak ülkemize dalmalarını endişe, üzüntü ve gözleri dolmadan izleyen en kibar tabirle benim gözümde vatan hainidir!
NE MÜJDE, NE MÜJDE!
AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda cumhurbaşkanlığı da yapan Recep Tayyip Erdoğan “İlk defa konut sahibi olacaklara 2 milyon liraya kadar birinci el satın almalar için 10 yıla kadar vadeli, aylık yüzde 0,99 faizli konut kredisi sağlıyoruz" müjdesini verdi.
Türkçesini anlatayım mı?
Ev alacaksın, cebinde 500 bin lira var. Yani asgari ücretlisin ve 117 (10 yıl eksi 90 gün) ay maaşına dokunmadan üstüste yığdın. Üzerine 500 bin lira daha koyup 1 milyon liraya başını sokacak daire alacaksın kenar bir semtte (zira eli yüzü biraz düzgün mahallelerde en ucuz sıfır ev bu müjdeyle 3-4 milyon lira oldu). Banka şaaak diye veriyor ihtiyacın olan 500 bin lirayı yüzde 0.99 faizle. Mahmutpaşa piyasası gibi; tabeladaki mala asla 17 lira yazılmaz, 16.99 yazılır. Müjdeli faiz oranı da 0.99. Her şey göz boyamak, aldatmak, kandırmak, gerçekteki felaketi bir milim iyi gösterme çabası.
Neyse, küsuratları attım, 10 yıl boyunca ayda 7 bin lira ödeyeceksin 500 bin lira kredi için. 1 milyon alsan 14 bin, söylenen müjdeli kredini maksimumunu alsan 2 milyon liraya 28 bin.
Hayaldi gerçek oldu değil mi!
Yani bir işçinin, emeklinin, memurun, öğretmenin, bakkalın, kasabın, profesörün be kardeşim, koca bir profesörün bile geri ödeyemeyeceği krediyi AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda cumhurbaşkanlığı da yapan Recep Tayyip Erdoğan müjde olarak açıklıyor.
Tamam bu millet dinle, atarlanmayla, gazla mazla kandırılır da cebindeki parayla bir şey alamaz hâle geldiğinde anında cin kesilir. Temmuzda yapacağınız zammın mayısın 10’unda eridiğinin bir tek ben farkında değilim sanırım. Sokaktaki yıllık enflasyon kim ne derse desin yüzde 300, aksini iddia eden yalan söylüyor. Mayıs 2021’de benzinin litresi 7 lira, bugün 21 lira. Hesap bu kadar net, evelemeye gevelemeye, TÜİK çalışanlarını günaha sokmaya gerek yok!
Son durağa geldiniz beyler. Bu saatten sonra kazanabilme olasılığınız yok. Bu ülkenin halkına karşı en ufak bir saygınız, sevginiz kaldıysa daha fazla zarar vermeden çekilin kenara.