banner16

80’li yılların sonu, mesleğe yeni başlamışım. Foto muhabiriyim ve çömez olduğum için her yere gönderiyorlar beni. Galatasaray Lisesi mezunuyum ya, özellikle Galatasaray ile ilgili işlere yolluyorlar ben de bayılıyorum. Saatlerce sıra bekleyip dünya para vererek gideceğim maçın başlamasına yarım saat kala gelip sahanın içinden seyredebiliyorum. Başdöndürücü bir değişim, tribünden saha içine terfi (Maç sırasında uğur olsun diye aut çizgisine basmışlığım çok vardır).

Ama en çok Galatasaray divan, genel kurul ve seçimlerinde görevlendirilmek hoşuma gidiyor. İstiklal Caddesi yozlaşıp pavyon ve seks filmi oynatan sinemalarca kuşatılmasına rağmen hâlâ o yılların moda merkezi. Lüks giyim mağazası Vakko ise caddenin ulaşılmazı. Biraz güzel giyinse bir arkadaşımız, “Vakko’dan mı çıktın lan!” diye takılıyoruz. Galatasaray’ın Tevfik Fikret Salonu’ndaki her divanında, genel kurulunda ve seçiminde tüm katılımcılar Vakko’dan çıkmış gibi giyiniyorlardı. İmrenerek bakıyor ve kendi çapımda Galatasaray işlerine en faça kıyafetimle gidiyordum.

GELELİM BUGÜNE

Yavaş yavaş bozulmaya başladı giyim tarzları, aynı Türkiye’nin seyrinde olduğu gibi. Rahmetli babam, “Biz Beyoğlu’na kravat-ceketsiz çıkmazdık” derdi hep.

Zaten yanlış politikaların neticesinde varoşlaşmaya başlayan Türkiye, AKP iktidarıyla beraber yozlaşmanın da zirvesini gördü. Varoşta oturmayan da artık yozdu.

Bu durumdan Galatasaray da nasibini aldı.

Ne büyüğe saygı ne küçüğe sevgi kaldı. Genel kurullardaki kılık kıyafet değişti. Erken gelenin ön sıraları kaptığı köy düğünlerdeki gibi oturma düzenleri oluştu. O ön sıraları kapanlara, o sıraların kıdemli üyelere ait olduğunu söyleyince de çemkiriyorlar, eşitlikten falan bahsediyorlar. Çok bilmiş, az görmüş profilli yeni üyelerin sayısı artıyor. İstanbul türkçesi yerini muhtelif şivelere bırakıyor. Kafatasçılıkla suçlanacağım ama eğer Galatasaray’a üye olduysan şiveni düzelteceksin kardeşim. Spiker türkçesiyle konuş demiyorum ama en azından anlaşılır olmaya gayret edecek, kısa pantolonun üzerine ceket giymeyeceksin, elde tesbih yan yan yürümeyeceksin, sakal traşın düzgün olacak, içeride sıkıldıysan da salonun kapısı önünde gürültülü geyik yapmayacaksın.

FETÖ HEP TERÖR ÖRGÜTÜYDÜ

Her şeyin altında başka şey arıyorum artık. Çoğunlukla da haklı çıkıyorum. Bir melanetin neticesinden kim kârlı çıkıyorsa fail de genellikle o oluyor. FETÖ palazlanmaya başladığı 90’lı yıllardan bu yana gözümde Türkiye Cumhuriyeti düşmanıdır. Bugün ülkeyi yönetenler için ise yârendi. Sonuçlarını hep beraber gördük. “Kandırılmışızla” yetinmek zorunda bırakıldık. FETÖ sempatizanı ayağına hükümet kafasına uymayan kim var kim yoksa temizledi.

Gördüğümüze inanasımız yok, paranoyaklığın zirvesindeyiz. Bazen zarar da veriyor bu bize, hataya sürüklüyor.

Mustafa Cengiz döneminde sicilde bulunan arkadaşlarımın yaptıklarına sinirlenip genel kurul üyesi bir anneyi twitter mesajıyla üzdüm paranoyalarıma kapılıp. Ece Ekşioğlu ismi, özür dilerim bir kez daha. Memleketin hâli getirdi bizi bu duruma.

GALATASARAY’A ÇÖKMEK İSTEYEN KİM?

Genel kurul oldu bitti. Tüzüğe göre Başkan Burak Elmas ibra edilmedi. Selefi gibi mızıklanmayıp derhal seçim kararı aldı. Buraya kadar Galatasaray’a yakışır bir seyir. Sonra kimsenin anlamadığı şekilde kulübe dernekler masası girdi. Yok uzun sürdü, yok şöyle konuşuldu diye didik didik ettiler genel kurulu. Onlar gitti, bir üyenin genel kurulu aşağı yukarı dernekler masasının araştırdığı konular doğrultusunda mahkemeye verdiğini öğrendik. Öğrenmemizle eş zamanlı yürütmeyi durdurma kararı verdi mahkeme. 10 kişiyi öldürüp çıksan hakim karşısına bu kadar kısa sürede karar çıkmaz. Bağımsız yargı başka bir konu. Neyse itiraz edildi bu karara, “Üç gün sonra dinleyebilirim seni” cevabı geldi aynı mahkemeden. Şimdi cuma günü iş çözülecek. Bence kendisine Galatasaraylı diyen herkesin orada olması lazım. Binler, yüzbinler. Hatta neden olmasın, milyonlar. Hani hep “30 milyon Galatasaray taraftarı” diye başlıyoruz ya lafa. Bir milyonunu görüversek cuma günü Çağlayan’da ya, ne güzel olur. Herkesin aklı başına gelir. “Amaaan bana ne” demekten ülke de Galatasaray da bu hâle geldi. Yeter artık her karara boyun eğdiğimiz!

BİZDEN DEĞİL DERİZ!

Burak Elmas fazladan bir gün daha oturmak istemiyor koltukta. Benim hissettiğim kırgın biraz. Seçimin ötelenmesi iki başkan adayı Eşref Hamamcıoğlu ve Metin Öztürk’ün hiç işlerine gelmez. Mustafa Cengiz ekibinden arda kalanlar geçen seçimde ağızlarının paylarını aldılar, hâlâ ısrar etmezler biraz akılları varsa.  Eski başkanlar çıkacak olsalar çıkarlardı, zaten böyle yollara tevessül etmezler.

Şu ismini bile yazmaya tiksindiğim davayı açan üyenin niyetini anlayabilmiş değilim. Gerçi kendisinin de anlayabildiğini sanmıyorum. Kim bilir kime hizmet ediyor? Pek yakında ortaya çıkar, ona da, “Sorarlarsa bizden değiller” pankartı açar, soyutu çekmesini biliriz.

BİR İHTİMAL DAHA VAR

Bu arada kafanızı tüzük madde sayılarıyla bulandırmayayım ama başka çıkar yol da var. Hukukçular karşı çıkacaklar ama Galatasaray Başkanı’nın her şeyden bağımsız seçim kararı almaya yetkisi var. İbrasızlık sonucunda bu kararı almış olmasına rağmen başka bir maddenin yardımıyla belirlenmiş günde seçim yapılabilir.

Etik midir?

Bana göre değil.

Ancak stat açılışındaki protestoyu asla unutmayıp o günden bu güne AKP Hükümeti’nin Galatasaray’a uygun gördüklerinden daha masumane olduğu aşikâr.

[email protected]

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner36