Kestane kebap
Siyasetin gündemini, kebapçılar, bölücülük ve teröre yataklık etme muhabbeti sarınca, bizimde aklımıza kestanecilerin kış aylarında caddelerde, iskele ve kalabalıkların olduğu yerlerde dillendirdiği malum slogan geldi;
Kestane kebap, yemesi sevap...
Ama ne mümkün?
Bırakın manşeti, ÜFE,TÜFE, Çekirdek hatta birikimli enflasyonu, kestane fiyatları atmosferi de aşıp uzaya fırladı!
Artık hangi karadeliğe ya da bir galaksiye savrulur, oda bizim eko-ilmimizi aşan bir durumdur.
Hali ile kestane yemek ve sevaba girmek ise bir başka sonbahara kaldı.
Bundan sonra zinhar kebapçıya gitmek bir yana yanından geçmek bile, bölücülük ve yataklık yapmakla eşdeğer oldu iyi mi?
Şaka bir yana zaten garip ve gurebanın kebap denince aklına ilk
Ne Urfa
Ne adana
Ne tandır
Ne et, nede tavuk döner geliyor
Gelse gelse, mangalda mısır diğeri ise kestane kebap, zaten onlar da çoktandır hayal oldu garibime!
Mısır epeydir ithal ama kestane ithalatı var mıdır, yok mudur onu da bilemiyoruz?
Keza kebap ana maddesi et ithal ve ihracı ile bilhassa Almanya'da yaygın olan kebapçılarımız da, bu suçlamaların yurt dışı ayağına giriyor mu, onuda bilemiyouz?Bildiğimiz ise zenginin daha çok kebab yediğidir ki bu da fukaranın istese de kesin bölücü ya da terörist olamayacağıdır!
Siyaset ekonomiyi bırakıp, market fiyatları denetimi ile bölücü kebapçılarla mücadeleyi hedef alınca, bizde böyle kestaneden bir yazı yazalım dedik...
Sözün özü;
Muktedir ve tuzu kuru olana, her şey kestane, her şey kebap, tüm yiyip, yuttukları da illa ki sevap!