banner16

Nereye baksak sapır sapır dökülüyor. Öyle yorulduk ki ülkece turşumuz çıktı. Adli yıl, dini-milli bayram, halı saha maçı, nikah, ana okulu açılışı; artık aklınıza ne gelirse. Hepsine bir imam gidiyor ve ellerini açıp dua ediyor.

Bu konuya döneceğiz ama önce asli işimiz spora bir göz atalım. Ehline emanet edilen dallarda sıkıntı yok; tıkır tıkır işliyor.

Örnek cimnastik.

Federasyon başkanı Suat Çelen önderliğindeki sporcularımız daha 3-5 yıl önce katılmaya puanımızın bile yetmediği branşlarda Dünya’nın zirvesine çıktılar. Bravo, bravo, bravo.

Ülkenin en fazla ilgi gören spor dalı futbol ise yerin dibine geçti. Bir ülkede cimnastikte başarı bu kadar yükselirken futbolda neden bu kadar düşer? Çok basit, çünkü futbolu yönetenlerde liyakat yok. Ne kadar popüler o kadar cazip, rant da acayip. Kalite cüzi ama parası bol, başarının gelmesi zor. Futbol milli takımımızın hocasına ayrılan bir yıllık maaşla bu ülkedeki tüm cimnastikçilerin bir buçuk yıllık maaşları ödeniyor. Makas bu kadar net açık.

Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir ile Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş film çevirseler adı “Bize göz kulak olun” olurdu. Sakın yanlış anlaşılmasın spor konulu bir film için geçerli bu ad. Entrika-gerilim-korku türünden bir film olsa, “Başkan’ın adamları”ndan başka bir isim düşünülemezdi. Sözü fazla uzatmadan; bu ikilinin kendilerine biraz saygıları varsa istifa etmeleri en doğrusu olacak. 

Hollanda’ya 6-1 yenilmek değil ama 600 bin nüfuslu Yozgat kadar toprağa sahip Karadağ’la 2-2 berabere kalmak bana çok dokundu. Sayın Şenol Güneş’in bu takıma yetemediğini bir tek kendisinin anlayamaması maalesef çapsızlığının ispatıdır. Ya da en acısı; para her türlü değerin önüne geçmiştir. Az buz değil; kaç KOBİ kaç fabrika yılda net 33 milyon lira kâr ediyor ki!

GALATASARAY UÇURUMUN KENARINDA

Zor bir döneme girdi Galatasaray. Önümüzdeki 20 günde, Trabzon’a gidecek, Lazio’yu ve hep ters gelen Alanyaspor’u konuk edecek. Kayseriye gidecek, Göztepe ile evinde oynadıktan sonra Marsilya cehennemine geçecek.

Bu 20 gün sonunda her şey olabilir. Benim seçeneklerim arasında iyi bir şey olabilme ihtimali yok. Oynanan futbol durumun göstergesi. Kasımpaşa karşısında 2-0’ı yakalamışsın sonra bir puanı zor kurtarıyorsun. 2-2’den sonra dizlerinin bağı çözülüyorsa bir problem var demektir. Baş sorumlu ise her başarıda olduğu gibi Fatih Terim’dir. Eğer tavşandan çıkartacak son bir şapkası varsa (yanlış yazmadım, durum bu kadar zor çünkü) gün bugündür. Yoksa Galatasaray ekim ayına hoca arayışında girecek, benden uyarması.

GELELİM MEMLEKET MESELELERİNE

Turşu kurup karşısına geçip dua edilmez. Aslında dua gizli yapılan bir ibadettir. Kör gözüm parmağına göstere göstere dua etmek, “Biz çok dini bütün insanlarız” gösterisi yapmaktı benim gençliğimde ayıptı, görgüsüzlüktü. “Para ile imanın kimde olduğu belli olmaz” tevazunun, görgünün atalarımızdan kalma tarifidir.

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi eğitim yılı açılışı yapıyor. Çubuk Belediye Başkanı Baki Demirbaş, Rektör Prof. Dr. İbrahim Aydınlı, akademisyenler ve öğrenciler katılmış. 2018 yılında rekor kırmış 1.5 tonluk kavanoza yine turşu kurmuşlar. Saf tutulmuş, eller açılmış dualar okunuyor; sanırsın cenaze namazı.

Neyse artık her şeyin içinde dua var. İşi dua etmekten başka bir şey olmayan, eğitimi, dünya görüşü bununla sınırlı Diyanet İşleri Başkanı’na sanırım biri yol verdi. O da kendini bir şey sanıp her yerden fırlıyor ya. “Ticarette, yargıda falan da dinin yeri olmalı” gibi boyunu aşacak şekilde zırvalıyor ya!

Kaale almamak gerek bu adamı. Bu ülkeyi Afganistan, Arabistan yapamayacaklarını anladılar. AKP elindeki tek koz olan dini şu sıralar siyasetin içine aşırı bir şekilde soktu. Maşa olarak da diyanetin başını kullanıyorlar. Tek beklentileri muhalefetin diyanete ve başkanına laf etmesi. Sonra hep birlikte ciyaklayacaklar, “CHP ve İYİ Parti dinsizdir” diye.

YEMEZLER

Bu ülkenin size karşı olan bölümü bile dinine son derece bağlıdır. 20 senede birbirlerini sevmeyen insanlar yarattınız imkansız hayalleriniz uğruna. Eğitimin içine ettiniz, liseden mezun olan çocuğa “Komşularımızı say” diyorsun, boş boş bakıyor. 11 ile 10’u kafadan çarparken zorlanıyor, “Güneş, ay, sistem, gezegen” diyorsun, “Ben senin!” diyor. Gerçekten cahil bir nesil yetiştirdiniz ve tam istediğiniz gibi kindarlar da. Ancak yine de o içinizdeki entari giyip dolanma hülyalarınıza kavuşamayacaksınız. Bu ülkenin kuruluş ayarlarıyla kısa bir süre oynayabilirsiniz ama Yüce Önder Atatürk’ün Türk Milleti’nin özüne yerleştirdiklerini silemezsiniz. Küçücük tarikatlarınız, cemaatlerinizin biraz palazlanınca neler yaptıklarını gördünüz, ders alın. Süleymancılar, Menzil, Nakşibenti, İsmailağa vs. Bunlar da FETÖ kadar güçlendikleri gün sizi yine aldatacaklar. Balat’ta 10 dakika dolaşın, 35 tarikat yuvası göreceksiniz. Hani yasaktı tekke ve zaviyeler. Cüppeli sarıklı bir yobaz eşimle yanından geçene kadar bize bakmadı, arkasını dönüp elindeki gavur icadı cep telefonunu kurcalar ayağına yattı. Mayoyla da dolaşmıyoruz ha Balat’ın ara sokaklarında, bayağı giyimliyiz ama bu kökten dincilerin açık bir kadın kafasına bile tahammülleri yok. Eyyyy kadınlar bu tarikatçı kafaların sizi ne hale sokmaya niyetli olduklarının farkında mısınız! Sokakta kadının açık saçını görmeye dayanamayan yüzsüz gece dört karısıyla birlikte aynı eve kapanacak kadar da arsız. Tahmin edebiliyor musunuz başınıza gelecekleri sevgili kadınlar? Taliban’ın Afganistan’ına, Humeyni’nin İran’ına bakmanız size yardımcı olacaktır.

CUMHURİYET SAVCILARI!

Bu ülkeyi yönetenler kötülük yapmayı bırakın ve artık kenara çekilin. Ekonomi, işsizlik, eğitim, yargı, liyakat; aklımıza ne gelirse; hepsinde ülkeye dibi buldurdunuz. Hiç utanmadan da dinle halkı kandırmaya, birkaç yıl daha iktidarın nimetlerinden yararlanmaya gayret ediyorsunuz.

Cumhuriyet Hakimi yok, Cumhuriyet Avukatı yok ama Cumhuriyet Savcısı var.

Ne iş yapar Cumhuriyet Savcısı?

Tabii ki Cumhuriyeti ve ilkelerini korur. Atatürk’ün mevcut Anayasa’yla da güvence altına alınmış, “Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik hayatı, cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik, inkılâpçılık olarak belirlenen temel ilkelere sahiptir” sözlerinin koruyucusudur. Ali Erbaş’ın laiklik karşıtı sözlerine bir vatandaş olarak gereğinin yapılmasını yani soruşturma açılmasını bekliyoruz. Böyle olayların tümünde aynı şeyi bekliyoruz ama olmuyor.

SANSÜRÜN BETERİ OTO SANSÜRDÜR

“Cumhurbaşkanı  Erdoğan, Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’i ağırlıyor. Ortak basın toplantısı yapıyorlar ve toplantıda simultane tercüman görev yapıyor. Etiyopya Başbakanı, konuşmasında 'Son derece büyük ve karizmatik lider Mustafa Kemal Atatürk’ten bu yana... Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde...' diye bir cümle kuruyor. Fakat o da ne! Simultane tercümanımız, bütün kelimeleri çeviriyor, Mustafa Kemal Atatürk hariç.”

Geçtiğimiz haftanın haberiydi bu. Kafama takılan soru işaretinin cevabını bekledim ama gelmedi. Yoğun gündemin içinde bu rezillik de unutuldu gitti.

Acaba o tercüman baştan uyarıldı mı, “Atatürk lafı geçerse çevirme, överlerse Cumhurbaşkanımız’a doğru gönder övgüleri” diye. Uyardılarsa çok rezil bir durum. Uyarmadılarsa çok daha rezil bir durum. Sansürden daha kötüsü oto sansürdür. Sansüre direnilenilir ama oto sansürde tüm kalelerin fethedilmiştir! Olayın “Basit bir hata” olarak nitelendirilmesi de yapmaya çalıştıklarını yaparken Atatürk’ten hâlâ zırıl zırıl korktuklarının göstergesidir.

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ

Haber aynen şöyle:

“AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sabaha karşı yayımlanan kararıyla görevden alınan kayyum rektör Melih Bulu'nun yerine vekil olarak geçen Prof. Dr. Mehmet Naci İnci, Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne atandı.

600’den fazla akademisyenin katıldığı oylamada güven oyu alan ve YÖK’e başvuran 17 profesör mülakata bile çağırılmadı fakat aynı oylamada %95 oranında karşı oy alan Naci İnci Boğaziçi Üniversitesi'ne kayyum olarak atandı.”

Bu adaletsizliğin sebebini biliyoruz, “Ben ne dersem o olur” mantığı da anlayamadığım nokta; aylar önce yüzüne karşı öğrencilerinin söylediği, “Sizin hiç utanmanız yok mu” lafını yutan Naci İnci’ye %5 desteği veren kimler! Bence o otuz kişinin de pek utanması yok!

TABİİ Kİ KONUŞURKEN UYUYAKALIR

AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı da yapan Recep Tayyip Erdoğan son günlerde yorgunluğuyla gündeme geldi. Kâh konuşurken uyudu, kâh diyeceğini unuttu, kâh canlı yayını kesip başa almaya çalıştı.

Acaba bir rahatsızlığı mı var diye düşünürken sorunu çözdüm. Sürmenaj olmuş Cumhurbaşkanı.

Yine bir gazete haberi:

“Konuya ilişkin Cumhurbaşkanı kararı, Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre, Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ Genel Müdürlüğü tarafından, İstanbul'un Silivri ilçesi sınırları içerisinde tesis edilecek olan trafo binasının yapımı amacıyla bu bölgedeki taşınmazlar acele kamulaştırılacak.”

Trafo binasına bile bizzat kendisi karar veriyorsa vay haline. Demek ki bizi yorarken kendine de büyük eziyet ediyormuş. Bir cumhurbaşkanı trafo binasının yerine bakar mı be kardeşim!

BAL TUTAN PARMAK HER YERDE

Bu da bir gazete haberi:

“Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Türkiye Teknoloji Takımı (T3) Vakfı tarafından düzenlenen TEKNOFEST Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali için milyonlarca lira harcadı.

TÜBİTAK’ın milyonlarca lira harcadığı TEKNOFEST’i düzenleyen T3 Vakfı’nın Mütevelli Heyeti Başkanı aynı zamanda AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı olan Selçuk Bayraktar. Vakfın Yönetim Kurulu Başkanlığı koltuğunda ise aynı zamanda TÜBİTAK Yönetim Kurulu Üyesi de olan Selçuk Bayraktar’ın kardeşi Haluk Bayraktar oturuyor.”

Yorumumu ara başlıkta yapmışım zaten, uzatmaya gerek yok.

Çok farklı bir şeyler yazacaktım. Halkın son 20 yılda birbirine hiç saygısının kalmadığından bahsedecektim ama gündem öyle dolu ki sıra gelmedi. Gerçekten tımarhanede yaşıyoruz ve en mutlu sakin benim. Günde 3 yazı yazabilecek kadar tuhaf şeyler oluyor memlekette. Bir Danimarkalı’nın 30 yıllık gündemini biz her ay yaşıyoruz.

Nietzsche ne demiş, “Bizi öldürmeyen güçlendirir.”

Nükleer savaş çıksa radyasyonu yellenerek dağıtacak kadar hazırız zor koşullara.

[email protected]

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner36

banner50