banner16

Kimdir, nedir Themis?

“Themis, Yunan mitolojisinde Uranüs ve Gaia'nın kızı olan adalet ve düzen tanrıçasıdır. İlahi adaletin tecessümüdür. Zeus'un Metis'ten sonraki ikinci karısıdır. Babaları Zeus olan, Horae ve Moirae'nin annesidir.” diyor vikipedi.

Bütün Dünya’da adalet saraylarının önünde heykeli vardır; gözleri bağlı, memesinin biri dışarıda, bir elinde terazisi diğer elinde kılıcıyla adalet dağıtır. Hepsinin bir anlamı, metaforu vardır.

Adalet tarafsız ve bağımsız olduğu için gözü kapalıdır. Adalet eşit ve bağımsız olduğu için elinde terazi vardır. Adalet acımasız ve bağımsız olduğu için elinde kılıç vardır. Bir memesi dışarıdadır çünkü adalet tahrik edici olsa da dokunulmaz ve bağımsızdır.

Bunlar en bilinen göstergeleridir Themis’in. Daha çok anlam taşır o güzel kadın heykeli.

Giydiği elbisedeki çocuk figürü adaletin saf ve temizliğini anlatır ki bağımsız olmadan mümkün değil saf ve temiz olabilmek.

Ayağının altındaki yılan ise kötülüğün her an tetikte beklediğini ve kontrol altında tutulması gerektiğini anlatır. Bağımsız değilseniz en iyimser tahminle midenize kadar tırmanmıştır kötülük ayağınızın altında kıvranacağına!

Buradan da anlayacağımız üzere adaletin en olmazsa olmazı bağımsız olabilmek. 20 yılın sonunda bizi yönetenler yargıdaki bağımsızlığı bakın ne hale getirmişler...

ADALET SİSTEMİNDE DİL, DİN, IRK AYRIMI YOK

1 Eylül’de Yargıtay’ın Ankara Ahlatlıbel’de inşa edilen yeni hizmet binasında 2021-2022 Adli Yılı Açılış Töreni gerçekleşti. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir yanına Yargıtay Birinci Başkanı Mehmet Akarca’yı diğer yanına da Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ı almış, ellerini açmış dua ediyor. Yargı yılı bu yıl ilk defa dualarla açıldı. Yargının bağımsızlığı ve laiklik bir gösteriş uğruna uçtu gitti. Hakimler, savcılar, avukatlar mahkemelerde o cüppeyi boş yere giymiyorlar. O cüppe Themis’in tarafsız ve bağımsız adalet dağıtan tüm özelliklerini taşıyor.

Dil, din, ırk; adaletin mantığında bunların ayrımı yok. Çoklu baroları sisteme sokmakla zaten adaletin tarafsızlığı darmadağın edilmişti. Dualı açılış tuz biber ekti. Zaten memesini sansürlediğimiz Themis bize biraz kırgındı ama gördüklerinden sonra adalet adına kan ağlamıştır. Umarım törene katılanlar ve bu duruma göz yumanlar Diyanet Başkanı Erbaş’ın Ayasofya’da ezan okurken kullandığı kılıçla Themis’in kılıcınının ne kadar farklı düşünceleri barındırdığının bilincindedirler.

DİYANETİN ÖNLENEMEZ YÜKSELİŞİ

Bütçede 12.9 milyar lirayla rekortmen oldu; doymadı ek ödenek istedi, Bodrum’da yüz milyonlarca liraya külliye ayağına saray yapılıyor. 6 ayda 25 milyon lira yolluk harcaması yapıldı. Başkanı son model arabayla geziyor. Daha bizim bilmediğimiz neler vardır diye düşünmekten insan kendini alamıyor. Tek işleri dua etmek olan ve felsefenin sonunda hep öbür dünya ile bağlantılı işleri olan adamların bu dünya nimetlerinden yararlanmaya bu kadar hevesli olmalarını anlayamıyorum!

Yaklaşık yüzbin imam var. 800 kişiye bir imam düşüyor ülkede. 500 kişiye ise bir doktor düşüyor. Doktorların tamamı doktorluk yapmazken doktor başına düşen kişi sayısı her geçen gün artıyor. Buna mukabil yüzbin imamın yüz bini de imamlık yapıyor. Ballı iş çünkü; okuyup çalışacağın tek kitap var. Günde 2 dakikadan 5 kez oturduğun yerden kalkıyorsun. Haftada bir gün birkaç saat mesain var. Lojmanın var, suya, elektiriğe, yakacağa, internete para vermiyorsun. İşbaşı elbiseni devlet veriyor. Cenazeler ve evde okunan dualar da ek gelir kaynağı (o işlerden para alınmıyor diyen olursa ağır konuşurum. Mutlaka almayanı vardır ama yarım yüzyıllık hayatımda almayanına rastlamadım). Ananız babanız ölmüş, öbür dünyaya yolcu ederken etrafınızda cüzdanınıza bakan dua görevlisi var. Tabii ki başları da Bodrum’da yazlık saray isteyecek.

Neyse, 30 Ağustos protokolünde geçen sene 52’nci olan Diyanet bu sene 12’nci sıraya yükselmiş. Ne oldu da acaba bu terfi geldi? 3’üncü sıradan 14’üncü sıraya düşen Genelkurmay Başkanı bu durumu nasıl sindirdi çok merak ediyorum. Emrindeki kuvvet komutanlarının, subaylarının, astsubaylarının, er ve erbaşlarının, eşinin dostunun, çoluğunun çocuğunun yüzüne nasıl bakabiliyor acaba! Daha da vahimi sabahları traş olurken gözlerinin içine nasıl bakabiliyor!

Olayın bir de yargı boyutu var ki bu yazının ilk bölümünü tamamen destekliyor.

Bu seneki 30 Ağustos Töreni’nde TBMM Başkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı ilk iki sırada yer aldı. Bu isimleri, daha önceki senelerde Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay Başkanları izliyordu. Bu seneki törende ise yüksek yargı başkanlarından önce "AKP Grup Başkan Vekili"nin adı çağrıldı. Bu sıfatla Mahir Ünal, Erdoğan'ı tebrik etti.

Kâbus gibi değil mi!

ÇAYIROVA BELEDİYESİNİN PİŞKİNLİĞİ

Artık bizimle dalga geçtiklerini düşünüyorum...

Kocaeli'nde 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları öncesinde belediye binasına Atatürk posterini ters asan AKP'li Çayırova Belediyesi yaşananlardan CHP'yi sorumlu tuttu.

Gerekçe olarak bir şeyler zırvalamışlar ama özü şu:

“Biz Atatürk posterini ters astık. Bunu gören CHP’liler bizi uyarmadığı gibi fotoğrafını çekerek ifşa ettiler.”

Onları oraya oturtan Çayırovalılar’a tek bir sorum var:

Atatürk’e yapılan bu hakareti ve belediye yetkililerinin pişkinliğini gördükten sonra biraz olsa da olsun pişmanlık duydunuz mu?

PAMUĞUN İÇİNDE ÇİP VAR!

Çevremde yaptığım araştırmalara göre eğitim seviyesi ne kadar düşükse aşıya o kadar karşı çıkıyor insanlarımız. Kimi dini sebeplerle, kimi kendisine aşı yoluyla çip takacaklarından endişelendiği için, kimi ise deneme aşamasında olduğu için aşıya karşı çıkıyor.

Yazlık saray yaptırmaya muktedir koskoca Diyanet bile, “Aşı olun içinde dinimize mugayir bir şey yok” diyorsa dini sebeplerle aşı olmamak ya yobazlıktır ya da cahillik.

Adam adını soyadını yazamıyor, ilkokulu bitirememiş, yılda kaç ay-kaç gün olduğunu bilmiyor. İstanbul’da yaşıyor ancak henüz deniz görmemiş ama çipten bahsedebiliyor. Kendisine çip takarak beynini ele geçireceklermiş. Çipi harcamazlar sana bebeğim, endişelenme. Bu grubu ben zır cahil olarak nitelendiriyorum.

En tehlikeli grup ise kuşkucular. İçlerinde okumuşlar da var. İyice test edilmeden aşıya güvenleri yok. Kendi bencilliklerinin içinde haklılar da. Ama onların sandıkları gibi Dünya’yı ele geçirmek isteyen gizli bir tarikat yok. Olsa veba, verem, tifo, İspanyol gribi furyasında işi bitirmişlerdi. Sadece virüse hazırlıksız yakalanmış bilim insanları var. İki senedir canımıza okuyan hastalığa karşı bir aşı geliştirmek için uğraşıyorlar. Tabii ki bu fırsatla para da kazanıyorlar. Pandeminin ilk günlerinde 50 kuruşluk maskeyi 50 liraya satandan, ilk sokağa çıkma yasağı ilan edilen gece 1 liralık ekmeği 10 liraya satandan daha fırsatçı değiller. Eğer denek olma piyangosu bizim nesle isabet etmişse gelecek nesilleri, çocuğumuzu, torunumuzu düşünerek kolumuzu aşıya sıvayacağız. Bencil düşünceleri bir kenara bırakarak cesur davranma fırsatını kaçırmamak lazım. Bu grubu ben korkaklar olarak nitelendiriyorum.

Bunlar tabii ki benim düşüncelerim. Bir de başka düşüncem var; aşı olmayı reddeden tüm gruplar için geçerli.

Eğer virüse yakalanırsan sakın hastaneye gelme, ilaç alma, evden çıkıp aşılılara hastalık bulaştırma. Hastaneye gelir, ilaç kullanır, bulaşa karışırsan bin türlü istatistiğin içine girip aşı mucitlerinin ekmeğine yağ sürersin. Haaa bir de sakın öleyim deme; kayınçomun askerden komutanının amcasının oğlu çalıştığı hastanede kendi gözleriyle görmüş, morgda pamuğun içine çip tıkıyorlarmış!

EK BİLGİ

En az bir doz aşı uygulananların oranı en yüksek 10 il sırasıyla Muğla, Çanakkale, Edirne, Kırklareli, Balıkesir, Amasya, Aydın, Tekirdağ, Eskişehir ve Yalova oldu.

En az bir doz aşı yapılanların oranı en az iller ise Şanlıurfa, Mardin, Gümüşhane, Bitlis, Muş, Diyarbakır, Muş, Batman, Bingöl, Iğdır ve Bayburt olarak sıralandı.

Son seçim sonuçlarına göre:

Aşı olanlar

Muğla: CHP

Çanakkale: CHP

Edirne: CHP

Kırklareli: Bağımsız

Balıkesir: AKP

Amasya: MHP

Aydın: CHP

Tekirdağ: CHP

Eskişehir: CHP

Aşı olmayanlar

Şanlıurfa: AKP

Mardin: HDP

Gümüşhane: AKP

Bitlis: AKP

Muş: AKP

Diyarbakır: HDP

Batman: HDP

Bingöl: AKP

Iğdır: HDP

Bayburt: MHP

Bu iki tablo size ülkenin neden bu durumda olduğuna dair ufak da olsa bir fikir verdi mi?

Yazıyı çok sevdiğim bir Polonya atasözüyle bitiriyorum:

“İyi bir adam meyhanede bozulmaz, kötü bir adam kilisede düzelmez.”

[email protected]

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner36

banner50