banner16

Son günlerin modası; bir kurumun, devlet dairesinin, müdürlüğün, bankanın... Artık atamayla görevlendirilen nerenin tepesine bakarsak bakalım yetersiz insanların görev başında olduğunu dehşetle görüyoruz. Ve işte bu sebeple ülke hızlı bir şekilde battı.

Lafı çok uzatmaya gerek yok.

“Türkiye'nin Paris'teki Turizm Ofisi'nde 10 görevli var ve 9'u Fransızca bilmiyor!”

Kim onları oraya ne amaçla atamış anlamak mümkün değil. Champs Elysees’deki o 102 numaralı müthiş binada turizmin en usta isimleri olması gerekirken birilerinin bir şeyi olan, muhtemelen imam hatipli, yabancı dille tek ilişkisi manasını bile bilmediği arapça duaları ezbere okuyabilmekle sınırlı 9 personel o koltukları kifayetsizce işgal ediyorlar.

Bir örnek daha...

Türkiye Denizcilik İşletmelerine bağlı olan ve özelleştirilen limanların yönetimine atanan üyelerden 4'ünün AKP eski Milletvekili ya da belediye başkan adayı ve ilçe başkanı, ikisinin Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdür Yardımcısı, birinin Cumhurbaşkanlığı Milli Saraylar Başkanı ve 3'ünün de kamu görevlisi olduğu belirlendi. Bunların içinde stilist (moda giysi tasarımcısı) Esma Ataç Beki de var! 

Ülkenin durumu bu. Futbolumuz da maalesef tarihinin en kara dönemini yaşıyor.

Neden mi?

Futbolu yönetmek konusunda kifayetsiz Yıldırım Demirören ve kifayetsiz Nihat Özdemir el ele verdiler ve ülke futbolunu Cumhuriyet tarihinin en alt seviyesine indirdiler. Oysa ki bazı konularda o kadar kifayetliler ki; son on yılda servetlerini kim bilir kaça katladılar. Nihat Bey aynı zamanda ballı 5 müteahhitten biridir. Yıldırım Bey ise çok tartışmalı bir krediyle Doğan Grubu’na çökmüştür.

Bu arada kifayetsiz de bir hakaret değil, durum tespit sıfatıdır.

Türk Futbolu’nun durumu ortada. İstedikleri kadar, “Biz çok kifayetliyiz” diye bağırsınlar. Milli takımımız golsüz puansız kös kös geri döndü Avrupa’dan. Sayın Özdemir’in gözbebeği Şenol Güneş’e hiç girmeyelim isterseniz. Kulüplerimiz Edirne’nin ötesine çıkamıyor. Çıkanı da elin Arnavutu, Slovakı, Çeki tokatlayıp yolluyor.

İLK İŞİN KULÜPLERİ KORUMAK

Şimdi gelelim federasyonumuza...

Kuruluş amacı nedir?

Bünyesindeki kulüplerin dertlerine, sıkıntılarına derman olmak.

Demirören ve Özdemir federasyonları kulüpleri düşmanları olarak gördüler. Yayıncı kuruluşla kulüpler arasındaki anlaşmazlıkta Araplar’dan yana durdular. Kişisel intikam rotaları çizdiler. Başta Fatih Terim olmak üzere sevmedikleri kim varsa eziyet çektirdiler.

Son örnek Yunanistan’da insanlık dışı muamele gören Galatasaray’la ilgili.

Konuyu kısaca şöyle özetleyebiliriz.

Olympiakos ile özel bir maç oynamak için Sarı Kırmızılı kafile Atina’ya iner. Pandemi gerekçesiyle ekip 2-3 saat bekletilir. Test derler, aşı derler, derler de derler. Başkan Burak Elmas’ın Fatih Terim ile irtibata geçip, “Geri dönün” talimatıyla kafile soluğu İstanbul’da alır.

Halkı bize çok yakın ve sevecen ancak hükümeti şirretlerin başkanı olan Yunanistan kendisine yakışanı yapmıştır. İç siyasetini Türkiye’ye sataşarak halletmeye çalışan Yunan Hükümeti’nden başkasını beklemek zaten hayalcilik olurdu. Yaptıkları ise en azından UEFA nezninde gündeme getirilmeli. Bu bölümde TFF’ye büyük iş düşüyor ancak Nihat Bey duyan kulağının üzerine yatmış uyuyor. Yeni bir havaalanı ihalesi falan olsa Nadia Comăneci’yi kıskandıran taklalarla havada kapar. Ancak söz konusu futbol olunca uyuyor işte.

Adam her ne kadar seçimle gelmiş gibi görünse de Cumhurbaşkanı’nın emriyle oturduğu koltuktan kaçmak için yol arıyor. Birilerinin “Sayın Cumhurbaşkanım, Nihat Bey bu işi beceremedi elimizde Şu Bey var” demesini beklerken bir de Galatasaray’ın haklarını mı koruyacak!

LAFIN ÖZÜ

Nihat Bey normal bir ülkede yetkin bir federasyon başkanı olsaydı...

Gece saatlerinden itibaren çalmadık kapı bırakmaz. Olayı anında çözemese bile bu saate kadar Yunan yetkililerinden koca bir özürü cebine koymuştu.

Piyasadan yok olmak yerine tüm televizyon kanallarında küstah Yunanlılar’ın yaptığı insanlık dışı muameleyi lanetlerdi.

Gerekirse Cumhurbaşkanı’na kadar çıkıp mensubu kulübün haklarını arardı.

Şundan eminim ki Galatasaray’ın yaşadığı sıkıntıdan federasyon başkanlarının eskisi de yenisi de memnun kalmışlardır. Neticede biri statlarında Galatasaray şampiyon olunca kupayı alamasın diye çocuk gibi tüm ışıkları kapatan, diğeri ise karanlıkta Galatasaray’a şampiyonluk kupasını vermeye korkan başkan!

[email protected]

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner36