banner16

Türkiye Kupası’nda Galatasaray, Alanyaspor’a geçen sene olduğu gibi bu sezon da elendi. Futbol, her takım rakibini yenebildiği için güzel. Kupa’da büyük takımların konsantrasyonu zaten sıfır, futbolumuzun devlerini ne ikinci, ne üçüncü lig takımları elemedi ki lig beşincisi Alanyaspor elemesin. Önceki gün Fenerbahçe lig 17’ncisine elendi, Beşiktaş’a ise lig 15’incisi kök söktürdü dün gece.

GALATASARAY NEDEN ELENDİ?

Öncelikle konsantrasyon eksikliği.

Ezeli rakibin Fenerbahçe’yi 3-5 gün önce kendi sahasında evire çevire yenmiş olmanın gevşekliğiyle oynayan Galatasaray en iyi isimlerinin (Marcao ve Muslera) hatalarıyla bir anda kalesinde iki gol gördü ve devre 0-2 bitti. Soyunma odasında eksik olan konsantrasyonu Fatih Terim’den sanırım balyoz darbeleriyle alan Sarı Kırmızılı futbolcular devreye Galatasaray gibi başladılar.

Temas bile olmayan bir pozisyonda Tayfur Bingöl kanmaya teşne Abdulkadir Bitigen’e Marcao’nun kendisine penaltı yaptığını yedirdi. Durum bir anda 0-3 oldu. Maçı anlatmaya lüzum yok, olanları anlatayım maçı seyretmemiş olsanız bile gerisini tahmin edin. 2 gol attı 60’tan sonra Galatasaray. Mustafa Muhammet’in 2, Onyekuru’nun 1 şutu direkten döndü. En aşağı da 3 net gol pozisyonu daha var kaçan. 

Bitigen’in de başta yanlış verdiği penaltı olmak üzere sayısız hatalı düdüğü var.

Yine de çuvaldızı kendine, iğneyi başkasına batıracaksın. Bitigen, MHK, TFF, AKP... Gücü yeten Galatasaray’a çelme takmaya çalışıyor. Konsantrasyonu yitirdiği anda da başarılı oluyorlar.

Bu sebeple Galatasaraylı futbolcular bu sene şampiyonluğu istiyorlarsa; hiçbir mazeret üretmeden son düdüğe kadar full konsantrasyonla sahaya çıkmalılar. Pandemi mandemi diye bir iki mızmızlanınca hükümetin takımı kapıverdi iri lokmayı geçen sene!

YÖNETİCİ KALİTESİZLİĞİ

Galatasaray 2. Başkanı Abdurrahim Albayrak durduk yerde bir açıklama yaptı. Atı alan Üsküdar’ı geçmiş, hâlâ, “İrfan Can Galatasaray’a gelmeyi çok istedi, Galatasaraylı olduğunu söyledi. Her oyuncuyu alamazsınız. Bende ne fotoğraflar var ama paylaşmıyorum, kimseye de vermedim. Mert Hakan’ın, hatta ofisimde gece 02.00’de boynuma sarılıp ağlayıp giden Vedat’ın ne fotoğrafları var” diye konuşmak o makama yakışıyor mu? O fotoğrafları tüm Türkiye’ye bu cümlelerle de verdiğinizin farkında değil misiniz? İrfan Can bu sözler üzerine sarı lacivert kalpli mesaj yazmak zorunda kaldı gece gece!

Sayın Albayrak bu laflarıyla Fenerbahçeliler tarafından bile pek sevilmeyen Fenerbahçe Sportif Direktörü Emre Belözoğlu’nu haklı durumuna getirerek, “Sana ne benim futbolcumdan! Başkasıyla sözleşmesi olan oyuncuyla ilgili konuşmak yönetilicilik değil. Bu sadece bizim değil diğer bütün takımların da rahatsızlığı. Başka bir takımın oyuncusunun ismini bu kadar rahat telaffuz edemezsiniz. Alamadığın futbolcuyu konuşmayacaksın” diyebilme lüksüne kavuşturdu.

Belözoğlu her zamanki itici tavrını kullanarak Galatasaray’ın 2’nci Başkanına senli benli cevap vererek haklıyken haksız duruma düştü.

Sanırım daha eğitimli ve konuştuğunun nereye varacağını düşünebilen yöneticilere ihtiyacımız var.

TARAFSIZ BİR TFF HEPİMİZİN HAKKI

Derbideki çirkin küfürlere, sağlıkçı diye stada alınan hapçılara Türkiye Futbol Federasyonu Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu ne ceza vereceğini açıkladı. PFDK,  sarı lacivertli takıma taraftarlarının ve mensuplarının neden olduğu saha olayları nedeniyle 72 bin TL, maske takma zorunluluğuna uymamalarından dolayı talimatlara aykırılık nedeniyle de 24 bin TL olmak üzere toplamda 96 bin TL para cezası verildiğini açıkladı. Ayrıca kurul, Selçuk Şahin'e de akredite edilmediği halde hakem soyunma odası koridorunda bulunmasından dolayı talimatlara aykırılık nedeniyle 24 bin TL, müsabaka hakemlerine yönelik sportmenliğe aykırı hareketi nedeniyle ise 3 ay hak mahrumiyeti cezası verdi.

Oysa ki daha birkaç hafta önce tribüne 15 kişi fazla aldı diye Hatayspor’a 150 bin lira ceza kesmişti. O 15 kişinin hiçbiri elini, kolunu, bacağını kullanarak rakibinin hocasını taciz etmemişti. TFF ve PFDK’da çifte standart olursa hakemlerde beşli-onlu standart olmasını garipsemememiz lazım!

AY’I YEDİK BİTİRDİK, SIRADA MARS VAR

Gündem değiştirme uzmanı AKP bu kez de  “Ay’a gidiyoruz” diye hepimizi uyuttu. Üç maske dağıtamayan, sayılarının toplamı nüfusunun yüzde ikisi kadar olmayan yaşlılarının bile henüz covid aşısını tamamlayamayan bir ülke Ay’a nasıl adam yollasın? Kaldı ki memleketimizin uzay araştırmaları bütçesi Jules Verne’’in Ay’a Seyahat kitabından elde ettiği gelirin altındayken!

2023’te bırakın Ay’a gitmeyi birimizin adını Elon Musk’ın CEO’su olduğu SpaceX’in “Atmosfer Ötesi Turistik Seyahat Programı’na” yazdırabilsek 2023 uzay macerası projesi için büyük başarı elde etmiş oluruz.

Zaten füze işlerinde pek becerikli olduğumuz söylenemez. Parasını verdiğimiz S-400 füzelerini henüz hangardan çıkaramadık. Füzeyi bırakın yine parasını verdiğimiz F-35 savaş uçaklarını hava sahamıza sokamadık. Ne Ay’ı!

Bir de durumdan vaziyet çıkarmaya çalışan fırsatçılar var!

Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal, Türkiye'nin 2023'te uzaya yollamayı planladığı Türk vatandaşının uzayda ezan okunmasını talep etmiş. Ünal, “Türkiye’mizde tarihinde ilk defa böyle bir çalışma yapılıyor, ezan sesini fiili olarak, uzaydan dünyaya dinletelim. Tarihe not düşelim” de demiş.

Ne diyeceğimi bilemiyorum ama bu tipler varken gerçekten mizahçılarımızın işi çok zor!

İMAM ÖKSÜRÜRSE CEMAAT COVİD OLUR

Ayasofya Başimamı Prof. Dr. Mehmet Boynukalın’ın Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkesi ve anayasanın değiştirilemez maddesi “Laikliğin” çıkarılmasını talep etmiş. Boynukalın, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, yeni anayasa çalışmaları kapsamında laikliğin anayasada yer almamasını isteyerek “1921 ve 24 anayasalarında devletin dini İslamdı ve laiklik yoktu. Cumhuriyet fabrika ayarlarına dönsün” diye buyurmuş.

Cumhuriyet fabrika ayarlarına dönerse kaçacak delik araması gerekebilir imam efendinin!

AÇLIK VE FAKİRLİK YOK HA!

Tüm AKP’li yan unsurlar her fırsatta böyle diyorlar. Markete hiç gitmedikleri belli. Kerli ferli amcaların, hanım hanımcık teyzelerin marketlerin ıskartaya ayırdıkları çürük meyve ve sebze kasalarının önündeki utancından, dalyan gibi adamların kısık bir sesle 100 gram kıyma istemelerinden, gencecik annelerin çikolata raflarının önünde çocuklarının o tarafa bakmasını engellemek için verdikleri çabaların hiçbirinden haberleri yok. Ejder meyvesi karsambaçı peşindeler.

Eskiden çay-simit denklemi yaparlardı. Simite gelen son zamla bu yöntem de hayal oldu. Millet yoksulluktan ne yapacağını şaşırdı. Son olarak İstanbul Zeytinburnu'nda ekonomik sıkıntılar içinde bulunduğu bilinen Elvan Demir ve Enver Demir isimli çift, 1,5 yaşındaki çocuklarını komşuya bırakarak hayatına son verdi, haberiniz var mı?

Bu hazin hikayeye bir kulp bulmaya sarf edeceğiniz enerjiyi lütfen çözüm bulmaya harcasanız, ya da usulca inseniz sahneden!

ATATÜRK KIRMIZI ÇİZGİSİDİR BU MİLLETİN

Atatürk Orman Çiftliği sınırları içerisindeki yaklaşık 74 bin metrekare büyüklüğündeki birinci derece doğal ve tarihi SİT alanı, otopark, rekreasyon ve tarım alanı olarak metrekaresi ortalama 1.5 liradan kiraya verilecekmiş!

Yahu koskoca başkentte yer mi kalmadı. Tamam anladık, çok beceriksizsiniz. Mirasyedi gibi sadece sata sata hayatta kalabiliyorsunuz ama Atamız’ın yadigârlarına dokunmayın bari. Bu milletin % 50’si size oy vermiş olabilir ama bu milletin % 99’unun kırmızı çizgisi yüce önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’tür.

Oldu olacak Anıtkabir’i de içkisiz lokantaya çevirin de bu millet hak ettiğiniz gibi göndersin sizi!

DİNDAR NESİL SUÇ İŞLER Mİ?

Bir gazete Türkiye İstatistik Kurumu verilerinden yaptığı hesaplamaya göre, son 11 yılda ülkemizde hırsızlık 7 kat, kaçakçılık 9 kat, cinayet 6 kat, cinsel suçlar 10 kat artmış. Sebebini ise ekonomideki bozulma ve toplumdaki çürüme olarak göstermiş.

Maalesef Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın o meşhur konuşmasında söylediği, “Modern ve dindar bir gençlikten bahsediyorum. Dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlikten bahsediyorum” laflardan o nesil sadece “Kininin” bölümünü anlayabilmiş!

BİR AVUÇ BELA!

İngiliz matematikçi Dr. Kit Yates, dünyada Covid-19 hastalığına yol açan tüm koronavirüslerin, bir kola kutusuna sığabileceğini tespit etmiş; hepsini ölçsek 160 mililitre hacme sahipmiş!

İnanabiliyor musunuz, dünya genelinde 106 milyon kişiye bulaşan, 2.5 milyona yakın insanın canını alan, sevdiklerimizi koklaya koklaya kucaklamayı unutturan, ulaşımı durduran, hayatımıza maskeyi sokan, dünyayı evine hapseden, en önemlisi ruhumuzu daraltan illeti toplasan en ufağından bir kola kutusuna sığıyor.

Hiçbir kola kutusuna bu kadar istekli tekme atmak istememiştim!

[email protected]

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner36