banner16

Sezon başında birçok meslektaşıma göre 20’ye yakın transfer yapıp muazzam bir takım kuran Fenerbahçe tüm kupaları sol eliyle toplayacaktı. Yine onların tabirine göre “Uzay takımı” kurulmuştu. Bugünkü Z raporuna bakarsak Dünyalı ezeli rakiplerinin averajla da olsa gerisinde, kupadan elenmiş en önemlisi ise geleceğe dair umut vermeyen bir futbol oynuyor. Dünya ataletinden (bir aracın yerçekimi etkisinden kurtulup atmosfer dışına çıkabilmesi için gereken asgari hız) kurtulabilmek için gereken hız saniyede 11.2 kilometredir. Fenerbahçe’ye ise içinde bulunduğu ataletten kurtulabilmesi için çok daha fazlası lazım.

Benim işim eleştirmek, doğru görmediklerimi çözümleriyle beraber okurlara aktarmak. Maalesef göz yumabilen bir yapıya sahip değilim. O gün kimi eleştirmem gerekiyorsa onu eleştiriyorum. Bugün ilk sıra Fenerbahçe’nin.

FENERBAHÇE NEDEN BAŞARAMIYOR?

Uzun yıllardır kupası yok, rakiplerine karşı birçok üstünlüğünü kaybetti, en çok parayı harcamasına rağmen başarı bir türlü gelmiyor. Nedenleri özetle şöyle:

Kendi sisteminde yürümeli. Yani dünyaca ünlü teknik direktör, yıldız futbolcular. Fenerbahçe yıldızlarıyla, Galatasaray ruhuyla, Beşiktaş ise mütevazılığıyla müsemmadır. Geldiği günden bu yana düşündüğüm gibi Erol Bulut’a Fenerbahçe takımı 3 gömlek büyük geldi. Ondan bir Fatih Terim yaratma planı ise Fenerbahçe’nin tarzı olmadığı için imkansız. 

Yıldızı yok bir de Fenerbahçe’nin. Scumacher, Ortega, Anelka, van Hooijdonk, van Persie gibi futbolcular Veselinoviç, Daum, Löw, Zico gibi hocalar lazım kupa için.

FENERBAHÇE’NİN KARA DELİĞİ!

Bugünkü temamız uzay ya, Şükrü Saraçoğlu Stadı’ndaki rezillikleri ışık dahil her şeyi içine çekip yok eden kara deliklere benzetebiliriz.

Sağlıkçı diye hapçıları doldurmuş tribünlere Fenerbahçe Yönetimi. Orada bulundukları sürece küfür ettiler. Münferit de değil, hep bir ağızdan. Fatih Terim’e el, kol, bacak hareketi yapan gözü dönmüş kozmetikçi birkaç dakika sonra Fenerbahçe yöneticisi Selahattin Baki ile sarmaş dolaş poz veriyorsa ben burada tesadüfe inanmam! İçinde yönetimin de bulunduğu organize bir suç var Saracoğlu’nda.

Efendim denemeymiş, çok çalışan sağlıkçılarımızı artık maçlara davet edecekmiş federasyonumuz. Uygulama derbiyle başladı. İnsanın kafatasının içinde beyin kırıntısı bile olsa, yeni bir uygulamayı derbide başlatmaz. Abdurrahim Albayrak’a yapılan saldırı dahil olmak üzere yaşanan çirkinliklerin hepsi önce Fenerbahçe Yönetimine yazar. Tarafsızlığına artık kimsenin inancı kalmayan ülkenin beş ballı müteahhidinden biri olan Fenerbahçe eski asbaşkanı yeni federasyon başkanı Nihat Özdemir’e yazar. Rambo Okan gibi tescilli bir holiganı yıllardır zaptedemeyen emniyete yazar. Stadın güvenliğinden sorumlu emniyet müdürü ve ekibine yazar. Yıllardır bu tür çirkinliklere (itfaiye marifetiyle konuk taraftarın geçeceği yola su basmak, çürük yumurta saman karışımını konuk taraftar tribününe bir gece önceden bırakmak, konuk taraftarın kafasına içi idrar dolu balonlar atmak vs...) göz yuman adalet sistemine yazar.

Başarı yolunda kavga, dövüş ve çirkeflik yoktur, iyilik, güzellik ve hoşgörü vardır. Umarım Fenerbahçe Camiası bir gün bu durumu kavrayabilir.

BİR ÇUVAL İNCİR BERBAT OLDU

Pisliğe bulaşmazsan temiz kalırsın. En tepesinden ergenlerine kadar Galatasaray kanadı Saracoğlu’ndaki nefrete ortak olmadı. Başkan Mustafa Cengiz ve arkadaşları stada girişte yapılan kimlik sorma terbiyesizliğine, resmi karşılama yapılmamasına ve tribünde kafalarına tükürülmesine ses çıkarmadı. Oysa ki kendi üyelerine karşı kaplan gibiler. Sayın Ali Koç’tan neden bu kadar çekiniyor Sayın Galatasaray Başkanı? İnsanın aklına bin türlü şey geliyor ama günün konusu o değil. Galatasaray Yönetimini bu duruşu için tebrik etmek gerek, arsızla arsız olmadılar. Ancak soyunma odasındaki küfürlü tezahürat Kaptanlık verilen Arda’ya hiç yakışmadı. Koskoca camianın vakur duruşunu birkaç saniyede bitirdi. İşte bu sebeple Arda’nın Galatasaray’a dönmesini hiç istemedim. Oysa ki ne kadar iyi gidiyordu, kendime kızıyordum fazla yüklendim diye ama bombanın pimi buraya kadarmış!

MÜJDE TÜRKİYEM, AYA GİDİYORUZ

Çöpten yiyecek toplaması kendisi için değil ama insanlık için büyük utanç olan vatandaşa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan büyük müjde, “İnşallah Ay’a gidiyoruz.”

Valla Sayın Cumhurbaşkanım, halkın %70’i markete gidemiyor, %25’i zorlanarak gidiyor. Bu durumda kimsenin sizin sevdiklerinizle beraber Ay’a gitmenize bir şey söyleyeceğini sanmıyorum!

GÖBEKLİTEPE’DEKİ MONOLİTİN SIRRI

Göbeklitepe yakınlarında Göktürk alfabesiyle “Gökyüzüne bak, ayı gör” yazan gizemli monolitin sırrı çözüldü. Erdoğan, ''Mili Uzay Programını dünyaya açıklıyorum ve diyorum ki gökyüzüne bak ayı gör” diyerek o bloğun uzay programı için oraya konulduğunu işaret etti.

Milli Uzay Ajansı' tanıtım toplantısında açıklamalarda bulunan Erdoğan özetle "Tüm dünyanın gözü üzerimizde. Niye bu kadar saldırıyorlar? İnşallah Ay’a gidiyoruz ancak şu anda en önemli eksikliğimiz fırlatma konusudur" dedi.

Uzay çalışmalarının yapıldığı daireye bir emir verseniz; uzaya çıkacak roketlerimizin fırlatma problemini keyif çayıyla çözseler mesela. Ay’a gidecek teknoloji seviyesindelerse, roketi çayla çalıştıracak teknolojiye de ulaşabilir bilim insanlarımız. Hem ne güzel kafiyeli slogan çıkar, “Çayla Ay’a”.

İLAHİYAT DECCALİNDEN GERİ VİTES

Gün geçmiyor ki ülkenin eğitim kurumlarının yetkililerinden saçma ve nefret dolu laflar çıkmasın. Son olarak Trakya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı ve Üniversite Genel Sekreteri Prof. Dr. Cevdet Kılıç’ın Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine yönelik Facebook hesabından, “Biz eylem falan yapmayız. Biz gece vakti işi bitirir ertesi gün işe gideriz” sözlerini paylaşarak tehditler savurdu.

Daha sonra bu sözlerini silen Kılıç, paylaşımında, “Boğaziçili misiniz, Boğazdışılı mısınız onu bunu bilmem. Aklınızın ucundan bile geçirmeyin. Biz abdest alır dışarı çıkarız. Bizim zaten abdestimiz var. Bilin istedik de… Şöyle söyleyeyim. Siz hani bir ayı geçti eylem yapıyorsunuz ya. Biz eylem falan yapmayız. Biz gece vakti işi bitirir ertesi gün işe gideriz bilin istedim” diye saçmaladı. Üniversite soruşturma açınca da, “15 Temmuz’u kastettim. O gece sokağa çıkıp ülkeyi kurtardık, ertesi sabah da işe gittik” diye kıvırttı.

Kendisine saygısı yok. Sıkışınca hemen geri vitese takıp riyaya başvuruyor. Bir söz söyledin, bari arkasında duracak omurgan olsun. 15 Temmuz kalkışması cuma günü ve okullar yaz tatilindeyken gerçekleşti. Ertesi gün cumartesiydi ve akademik hiçbir faliyet yoktu. Hatta ve hatta o hafta boyunca birçok işyeri ortamın karışıklığından açılmadı, yollar bile bomboştu.

Yani tüm bu söyledikleriniz neticesinde bir gece arkadaşlarınızla sarmaş dolaş sedirde yatarken Boğaziçili gençleri tehdit-karalama için attığınız mesaja o gençler cevap bile vermeden çıktığı yere geri sokmayı başardı.

Siz ve sizin gibi düşünenler bu ülkeyi Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğunu ve bu ülkede yaşayanların O’nun çizgisinden ayrılmayacağı asla aklınızdan çıkarmayın!

[email protected]

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner36