banner16

Hakemler kötü mü?

Evet hem de çok kötüler. Aynı yöneticiler, aynı federasyon, aynı teknik direktörler, aynı futbolcular, aynı biz spor yazarları kadar kötüler.

Herkes bir köşe kapmak peşinde. Belinde silahıyla başkan, futbolcu gördük. Aynı siyasal düşüncede olmadığı için teknik direktörünü harcayan yönetici gördük. Bir camiaya yılışarak bir yerlere gelen, onu örnek alıp yamandığı camianın mensuplarının bile midesini bulandıran sözde gazeteciler gördük. Saha basan, tribün basan siyasetçiler gördük...

- Sonra tek suçlu hakemler mi?

Hadi canım bu kadar kolaya kaçmayalım. Neden bu hakemler yurtdışı maçlarda çok iyi yönetim gösterirlerken ligimizde bocalıyorlar, hiç düşündük mü?

Cevap çok basit. Hakemlik tatlı meslek, olabilmek de çok zor. Her hafta maç alabilen bir hakemsen ayda 50 bin lira gelirin var demektir. Bir karar vermeden önce şöyle düşünüyor çoğunluğu:

“Şu pozisyona penaltı çalsam X başkan, Y siyasetçi, Z yönetici hakemliğimi bitirir. Onu bırak hakemlik dışı işlerimi bile bozarlar. FETÖ’cüye çıkarırlar adımı.”

- Ağır mı geldi?

Hakemler konu mankeni bu yazıda. İş hayatı da böyle yürüyor, adalet de böyle yürüyor, eğitim de. Aklınıza gelebilecek ne varsa güçlü güçsüzü her alanda eziyor. Kafayı çıkarmaya çalışanın da ensesine basıyor bu sistem ve bu sistem artık insanları çok sıktı. Ülke fabrika ayarlarına dönmeden de düzeleceği yok.

Boşverin siz hakemlerin düdüklerini. Güçlünün güçsüzü ezmediği sistemde onlar da huzuru bulurlar.

GÜNAH KEÇİLERİ BELHANDA VE FEGHOULİ

Bazen sahanın yıldızı, bazen rakibin 12’nci oyuncusu. En çok para kazananlardan biri. İstediği maçı alıyor, istemediğini veriyor.

- Neden böyle oldu?

Çünkü neredeyse geldiği günden bu yana her transfer döneminde arkadaşı Feghouli ile birlikte ya satılığa çıktı ya da kiralığa.

Neticede son kazanılan şampiyonluklarda en az Muslera kadar emekleri var. Feghouli biraz daha istikrarlı ama Belhanda daha yetenekli. İyi oynayınca hep iyi oynamasını istiyor insanlar ama kafa hep karışık, “Gider miyim, kalır mıyım?” diye.

Sezon sonu sözleşmesi bitiyor. Menajeri, 2.3 milyon euro ücretle iki yıllık sözleşme istemiş. Yönetim ise, “En fazla 1.5 verebiliriz” cevabını vermiş. Bu durum sezon sonuna kadar sürüncemede kalırsa hem Galatasaray şampiyonluğu kaçırır hem de Belhanda iyi parayı.

- Çözüm var mı?

Olmaz mı! Madem 1.5’u verebiliyorsun, çağırırsın oyuncunu, “Bak kardeşim sen büyük oyuncusun. Maçı çevirebilecek kapasitedesin. Senle iki kontrat yapalım. Bu sezon bizi şampiyon yaparsan senelik 2.3’e anlaşırız. Yapamazsan 1.5’a. Feghouli’ye söyle aynı şeyler onun için de geçerli” dersin. Büyük ihtimal kabul eder Belhanda. Feghouli’yi de ikna eder. Daha onların birkaç seneleri var Katar maceralarına.

Kazanılan şampiyonluğun geliri hayda hayda yeter masraflarına.

B planı olduğunu da sanmıyorum Galatasaray’ın. Mustafa Cengiz ve arkadaşları bu kadar zamanı kalan mirası tüketmekle, derneği sportife borçlandırarak geçirdiler. Ne ara ne de ana transfer döneminde Belhanda veya Feghouli ayarında yapabilecek bir hamleleri yok.

SEN NASIL SENDİKACISIN?

Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, asgari ücretin 2021 yılı için 2 bin 825 lira 90 kuruş olarak belirlendiği görüşmelere ilişkin "Biz orada 5 kişiyiz. İşveren ile hükümet bir olunca istedikleri kararları alma imkanları var" demiş

O zaman sen ne işe yararsın kardeşim. Hiç gitmesen de o kadar yapacaklardı zaten zammı. Sen değil miydin geçen sene Aile Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a, "Uzasa işi karıştıracağız. En azından kapattım böyle" derken kendi mikrofonunu kapatıp bakanın mikrofonuna yakalanan!

Bu seneki ayıbın da sanki mahalle kavgasını kaybetmişin gibi, “Sayımız azdı” demen olsun ama ayıp senin değil, hâlâ seni o koltukta oturtan Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu mensuplarında!

FAHRETTİN KOCA NE DERSE TERSİ ÇIKIYOR

Sinovac, yeni tip koronavirüs aşısının Türkiye ve Azerbaycan'daki dağıtımıyla ilgili bir açıklama yayımladı. Sinovac, aşının dağıtımının Keymen firmasına ait olduğunu duyurdu. Sinovac tarafından yapılan açıklama şöyle:

"Keymen, Sinovac'ın Türkiye ve Azerbaycan'daki özel dağıtıcısı. Sinovac tarafından geliştirilen Covid-19 aşısının satın alınması ve temini ile ilgili olarak Türkiye ve Azerbaycan Sağlık Bakanlığı ile doğrudan görüşür ve müzakere eder. Keymen, Türkiye'de Sinovac'ı temsil eder, Devlet Malzeme Ofisi de Türkiye'yi temsil etmektedir" demiş.

- Yani aşı bir aracı firma tarafından getirilmiş.

“Aracı var” gerçeği ortaya çıktığında Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca, “Devlet Malzeme Ofisi doğrudan alacak, aracı yok” demişti. Yakalanınca, "Çin’den ithal getirilen aşılarda Keymen İlaç aracı firma değil Sinovac’ın Türkiye distribütörüdür” savunmasını yaptı.

Bakanım bu kadar saf olamazsınız, bizim de bu kadar saf olduğumuzu düşünmüyorsunuz herhalde. Aracı firma ya da distribütör; ne farkeder! Biri benzinle biri suyla çalışmıyor ki. Kaldı ki su da bedava değil.

Tek rakibiniz bir masal kahramanı!

BARİ BOĞAZİÇİ’NE YAPMAYIN!

İlk, orta ve liseleri kendi düşüncenize getirdiniz. Adı “Üniversite” olan apartmandan bozma üniversiteleri de. Bari eğitimin, bilimin olduğu saygın birkaç üniversiteyi rahat bırakın!

Bir kere de sizin gibi düşünmeyenleri de düşünün. Hadi onları hiç düşünmüyorsunuz biraz kendinizi düşünün. Yüzlerce üniversitenin idari kadrosu yok edilirken susanların, sıra Boğaziçi’ne geldiğinde sesini çıkarmayı akıllarına getireceklerini hiç düşünmediniz mi. Bu da sizin tabirinizle “Elitistlerin” ayıbıdır!

Yeni yılın ilk yazısında yine yazacak iyi bir şey bulamamanın üzüntüsünü yaşıyorum. Umarım artık bu kâbustan uyanma vaktimiz gelmiştir.

Hepinize mutlu bir yıl diliyorum. Lütfen birbirinize çok iyi bakın.

[email protected]

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner36