banner16

Gün gelecek, siz de avukat arayacaksınız

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin haftalık grup toplantısının ardından gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulunuyor. 

23 Haziran 2020
Gün gelecek, siz de avukat arayacaksınız

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları:

Daha önce yine grup toplantısında ifade etmiştim 19 ilde yaşanan felaketler nedeniyle, milletvekili arkadaşlarımızı görevlendirmiştik. Raporlar hazırlandı, o raporları okuyor ve izliyoruz. Dertler ne kadar karşılandı izliyoruz. 

23 Haziran nedire diceksiniz... Noldu 23 Haziran'da, İstanbul seçimleri yenilendi. Bugün onun yıl dönümü. Bugün İBB Başkanımız İstanbullularla bir araya geldi.

Sevgili İStanbulular, bizler Mart'ın sonu bahar diyerek yola çıktık. Yerel seçimlerde, her yerde bu sloganı kullandık. Dilimize baharın coşkusu, yüreğimizde insan sevgisi vardı. Bu kadim şehrin sorunlarını çözmek, İstanbullulara hizmet etmek içn yola çıktık. Halkın sorunlarını çözecek arkadaşımızın ismi Ekrem İmamoğlu idi. Siyaseti halka adanmışlık olarak gören bir başkanımızdı. Mart'ın sonu bahar oldu ve İstanbullular onayladılar. Ama önümüze engeller koyuldu. Dünyada örneği olmayan kararlarla seçimi yok saydılar. Bütün dünya bu adaletsizliği izledi. Demokrasimiz derin yara aldı, sandılar ki CHP'ye umutsuzluk egemen olacak. Ama sadece biz değil, bütün İstanbullular bilendi. Tüm dünya İstanbul seçimlerine odaklandı. Bu kez İmamoğlu'nun başkanlığını 800 bin farkla onaylandı. Kazanan demokrasiyldi. Yenilenenler ise bir avuç yargıç ve oı yargıçlara talimat veren siyasi otorite idi. Bir araya gelip kanunlara aykırı karar veriyorsanız bunun adı çeteliktir. Bunlara da ders verdik. Hep birlikte ders verdik. Bu sefer görevi İstanbullular üstlendi. Dik ve onurlu duruşumuzla Her şey çok güzel olacak dedik. Şimdi bu ihanet edilen kadim şehri ayağa kaldırma zamanı. Şimdi hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir şehir inşaa etme zamanı.

Baskıyı kurumsallaştırmak isteyenler kendilerine göre bazı çözüm araçları bulurlar. Bunlardan birisi de yargı kurumudur. Yargıyı baskılarsanız, savcıyı savcı olmaktan çıkarırısanız, bunları Saray'ın kölesi haline getirirseniz yargı yargı olmaktan çıkar. Bugün Türkiye'de herkesin bildiği bir gerçek var, yargıya olan güven yerlerdedir. 

Yargıyı kontrol altına aldılar, savcıyı da kontrol altına aldılar. Sıra geldi savunamyı kontrol altına aldılar. Bunun için efendim kanun çıkaracağız, neymiş baroları parçalayacaklarmış. Başka işin mi yok senin? Anayasaya barolar kamu tüzel kişiliği niteliğindedir. 

Gün gelecek siz de avukata ihtiyaç duyacaksınız. Avukatlık mesleği sıradan bir meslek değildir. 

Adaleti dağıttığına vicdanen kanaat getirecek hakimler olacak.

Biz baroların yürüyüşünü saygıyla karşılıyoruz. İşsizler yürüyor, gençler yürüyor. Biz de adalet yürüyüşü yaptık. Dünyaya mesaj verdik. Adalet arıyoruz diye. Adaletin ne kadar değerli olduğunu biliyoruz. Bilmeyenler kendini Firavun yerine koyanlardır. Onlarda vicdan yoktur, onlarda ahlak da yoktur. Kim konuşuyor ve onu rahatsız ediyorsa tek bir şey yapıyorlar, onu ezin. Halkı baskılayamazsınız. Barolar da hak arıyolar, onlar da yürüyecek. Anayasa gayet açık, silahsız ve sladırısız olduğu sürece hepsinin yürüme hakkı. Silahları mı var? Bir yere mi saldırdılar? Dünya böyle bir örnek görmedi, Türkiye de böyle bir örnek görmedi. Sonunda girişimler oldu, şimdi avukatlar yürüyorlar. Beni derinden sarsan olay ise Türkiye Barolar Birliği Başkanı'nın bu olaya karşı takındığı farklı tutumdur. Adalet, savunma... En başta o savunacak.

Adalet Bakanı açıklama yapmış, teklif yok diyor. Doğru teklif yok. "Hangi maddesine karşı çıkıyorusnuz, ortada henüz bizm bile vakıf olduğumuz bir teklif yok" diyor. Sayın Bakan rejim değişti haberin yok mu? Bunlar Adalet Bakanlığı'nda hazırlanmıyor mu? Sana niye sorunlar ki ayrıca, bir paralel yapılanma olduğunun farkında değil misin? Bir Hazine Bakanı ver iki yerde. Bir Türkiye Cumhuriyeti var bir de Saray var. 

SAYGI ÖZTÜRK

Saygın bir gazetecidir. Bir olayı haber yaptı, olayın haber olması üzerine İçişleri Bakanı o koltuğa yakışmayacak bir ifadeyle Saygı Öztürk'ü suçladı. Saygı Öztürk Türkiye'nin duayen bir gazetecidir. Yazdığı her haber doğrudur, yanlışsa çıkıp özür dileyecek bir kültüre sahip bir arkadaştır. Saygı Öztürk tüm haberlerinin arkasında durmuştur. Haber şu; Trabzon çalkalanıyor bundan ötürü. Bir kişi, belediyeye işçi kadrosu ile giriyor ama işçi kadrosuyla girdi ama bunun devlet memuru olması lazım. Devlet memuru olması için KPSS'ye girmesi gerek. Sınavda başarı elde edecek sonra açık olan yere ataması yapılaak. Bolacak aday memur olacak... Bunu ne yapıyorlar, meraklanma seni özel kalem müdürü yapacağız. Özel kalem müdürü yapılarak devlet memuru kisvesi giydiriliyor. Sınava girdi mi hayır. Bütün Trabzonluların ve bütün Türkiye'nin vicdanına sesleniyorum, senin çocuğun devlet memuru olmak için kursa gider, sınava hazırlanır KPSS'ye girer başarılu olursa açık kadroya atanır. Bu beyefendi hiçbir yere girmiyor. Güçlü bir torpili, özel kalem memuru sonra özel kalem müdürü oluyor. Sonra eşinden boşanıyor, boşanabilir. Sonra AKP'li milletvkili ile evleniyor. Evlenebilir. Sonra ne oluyor? Trabzon yetmiyor, Ankara'da kültür müdürlüğüne atanıyor. Bunlarda ahlak yok, vicdan yok. Bunu haber yapan gazeteicye ağza alınmayacak laflar. Yapan kim canımızı emanet ettiğimiz İçişleri Bakanı yapıyor. İçişleri Bakanı'nın çıkıp Saygı Öztürk'ten özür dilemesi lazım.

TBBM'ye gelip 600 milletvekilinin yüzüne bakıp, "tarasfız olacağıma dair namusum ve şerefim üzerine and içerim" diyen bir insan, bugün bir partinin genel başkanlığını üstleniyorsa namus bunun neresinde?

SERİK'TEKİ RÜŞVET OLAYI

Bir önceki Serik belediye başkanı 500 bin lira rüşvet almış. Herkes biliyor. AKP ve MHP milletvekilleri biliyor. Herkes biliyor. Asıl rüşvet olayını kapatmak namussuzluktur. 

Yarın tutuklu gazeteciler, Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, haber müdürü Barış Terkoğlu, muhabir Hülya Kılınç, Yeniçağ gazetesinin yolsuzluk konusunda mücadele eden kitabını da yazan Murat Ağırel, Yeni Yaşam gazetesinin GYY Ferhan Çelik ile yazı işleri müdürü Aydın Keser yargının önüne çıkacaklar. Tam 100 günü aşkın süredir bekliyorlar. Yaptıkları bir haber nedniyle. Efendim oradaki MİT mensuplarını açıklamışsınız. E herkes biliyor sosyal medyada yayılıyor. Yandaş gazeteler açıklayınca tık yok. Özgür gazeteci yazdığı haberin arkasında duran gazeteci haber yapıp kendilerini rahatsız edince doğru hapse diyorlar. Sanıyolar ki bu gazeteciler onurlu duruşundan vazgeçecek. Bunlar vazgeçmez, bunlar saygın gazeteciler. Bunlar gazetecilği birilerine yararlanmak için değil, halkın haber hakkı için yaparlar. Bakalım yarın hakim ne diyecek, hakim gerçek anlamda bir hakim mi, Saray'dan gelen söze bakacak bir hakim mi göreceğiz. Bu arkadaşlar ayrıca tecritteler, aralarına bir de boş oda koymuşlar konuşmasınlar diye. Bu kadar intikam duygusuyla yola çıktı mı adaletsizliği perçinliyorsunuz. O arkadaşlar mücadelesini sürdürecek. Müyesser Yıldız da sürdürecek.  

SELAHATTİN DEMİRTAŞ VE EREN ERDEM

Selahattin Demirtaş, Eren Erdem ile ilgili AYM karar verdi. Biz yargıdan yargıçtan zaman zaman şikayet ediyoruz ama elbette ki TC'de saygın hakimler ve savcılar var. Adaleti savunan, vicdan sahibi, yargıda yargıçların kararlarda istikrar sağlanmasında katkıda bulunan saygı değer hakimler var. Demirtaş için, tutukluluğunun makul süreyi aştığı ve anayasanın 19. maddesinin ihlal edildiğine karar verdi AYM. Aynı şekilde Eren Erdem için de kişi hürriyeti ve güvenliği hakının ihlal edildiğini söyledi. 

Selahattin Demirtaş tam 4 kez tahliye kararı verilen ve her seferinde karar uygulanmayan ve sürekli içeride tutulan bir siyasetçidir. Düşüncelerini beğenirseniz veğenmezsiniz ayrı bir şey. Ama bir insanı haksız hukuksuz bir şekilde, içeriye atarsanız tahliye kararlarını uygulamamak içn elli dereden su getirir tekrar içeri atarsanız toplumun vicdanı kanar. Adalete bu kadar zulm etmeyin. Tahliye kararı alındıysa uygulayacaksınız. Bu dikta yönetiminin yansımalarıdır.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.