banner16

Sandıktan Çıkan Tarih: Kıbrıs'ta Çanakkale Esirleri

 

20 Temmuz 2024
Sandıktan Çıkan Tarih: Kıbrıs'ta Çanakkale Esirleri

I. Dünya Savaşı döneminde 1916 yılında Gazimağusa’da kurulan ve Çanakkale’de esir alınan askerlerin tutulduğu, 1920’ye kadar binlerce Türk esirin getirilmeye devam ettiği, son derece ağır koşullara sahip Türk esir kampı ve Mehmetçiğe yardım etmeye çalışan Kıbrıslı Türkler konu edilen "Sandıktan Çıkan Tarih: Kıbrıs'ta Çanakkale Esirleri" belgeseli, Kıbrıs Barış Harekâtının 50. yıldönümünde tarihin iç içe geçmiş büyük bir dramına ışık tutuyor. 

Belgeselin yönetmeni Ünal Üstandağ'la Kıbrıs Barış Harekâtı'ndan 1900'lerin ilk yıllarına uzanan tarih yolculuğu ve belgeseli hakkında konuştuk. 

Bu sene Kıbrıs Barış Harekâtının ellinci yılı. Bu harekâta neden ihtiyaç duyuldu?

-20 Temmuz 2024, Kıbrıs Barış Harekâtının ellinci yılı. Barış harekâtı, 1983’te kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne giden yolu açmış aynı zamanda adada yok sayılan Türk varlığının teminatı olmuştur. Genel olarak baktığımızda ada resmen 1571’de Osmanlı egemenliğine girmiştir. Hatta 12. yüzyılda adada Türklerin yaşadığı görülebilir. Dolayısıyla Kıbrıs’ta yoğun Türk yerleşiminin bin yıldır var olduğu net olarak bilinmektedir. Günümüze kadar gelen süreç içerisindeki radikal kırılmalar, ada yönetiminin 1878’de İngilizlere geçici olarak bırakılmasıyla başlamıştır. Ruslara karşı yanında İngiltere’yi görmek isteyen Osmanlı Devleti adayı yönetimini, mülkiyeti kendisinde kalmak suretiyle Britanya’ya terk etmiştir. Ancak İngilizler I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte 1914’te adayı ilhak etmiş ve bu durum 1960’a dek sürmüştür. 1960 yılında Rum ve Türk ortak yönetimindeki Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuştur. Rumların daha İngiliz yönetimi altındayken planladıkları taşkınlıklar ve Türklerin yönetimde yok sayılması, adanın Yunanistan’a bağlanması gibi idealler de bu tarihte ortaya çıkmıştır. Adayla ilgili siyasi emellerine ulaşamayan Rum tarafı, 1963 yılı aralık ayında sistematik bir yok etme hareketine girişmiştir. Kanlı Noel’in ne olduğunu hepimiz hatırlarız. Kıbrıs’a gelen Uluslararası Barış Gücü’ne rağmen Yunanistan da adaya asker çıkartmıştır. Bu dönemden sonra 1974’e gelene dek, Yunanistan tarafından desteklenen bölücü Rumlara karşı, Kıbrıslı Türkler kendilerini savunmak adına büyük mücadele vermiştir. Türkiye sürekli bir diplomatik mücadele vermiş, garantör ülkelik vasfının tüm gerekliliklerini yerine getirmiştir. Ancak bir noktada diplomatik görüşmeler tıkanmış ve adaya barışçıl müdahale zorunlu olmuştur. Nihayetinde Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında geçen dönem bugünkü KKTC’nin kurulumunu sağlamıştır.

-Kıbrıs’ta 1974 öncesi durum nedir?

-1974 öncesi durum tamamen Kıbrıslı Türklerin kendi imkânlarıyla sürdürülmüştür. 1960 öncesi henüz Kıbrıs’ta İngiliz yönetimi varken dahi Kıbrıslı Türkler, olağan bir Rum tehdidini görerek örgütlenmeye başlamıştır. Bu dönemde Türkiye’de Demokrat Parti hükümetleri vardır. Celal Bayar, Adnan Menderes ve Fatin Rüştü Zorlu’nun Kıbrıs mücadelesine destekleri vardır. Adaya Türkiye’den silah götürülmesi bu dönemde başlamıştır.  Hatta Kıbrıs milli mücadelesini, İngilizlerin adada hâkim olduğu 1918’lere kadar indirmek mümkündür. Bu tarihte İngiliz sıkıyönetimi altındaki Kıbrıs’ta önde gelen toplum liderleri milli bir meclis toplama cesaretini göstermişlerdir.  Tabi her biri ağır cezalara, itibar suikastlarına, kurnaz komplolara maruz kalmışlar. Ağır bir dönem. Dr. Behiç Beyler, Dr. Esat Bey Dr. Fazıl Küçük, nihayetinde Rauf Denktaş gibi çok önemli lider isimlerle mücadele aksamadan devam ettirilmiştir. Bu noktada önemli bir durum var. Türkiye tüm diplomatik süreçleri işleterek 1974 harekâtına gitmiştir. Yunanistan ve İngiltere ile müzakereler sonuç vermeyecek bir duruma geldiğinde haklı olarak garantörlük vasfıyla, barışçıl bir müdahale gerçekleştirmiştir. Ancak Kıbrıs’ta Türklere karşı şiddetin görünür olması, kanlı Akritas Planı’nın devreye sokulmasına karşın, aynı Anadolu’da verilen Milli Mücadele’de olduğu gibi, halk elinde ne varsa onunla organize bir mücadeleye girmiştir. 1960’lardan Türkiye’nin müdahalesine kadar, halk elindeki tüm silah gücüyle direnmiştir. Kolay değil nerdeyse bir 15 yıldan bahsediyoruz. Türkiye’de 27 Mayıs 1960 darbesi sonrasında adaya Türkiye’den silah taşınması da durdurulmuştu. Bu durum Kıbrıslı Türklerin mücadelesini de büyük oranda etkilemiştir.

-Biraz belgeselinizden bahsedelim mi? “Sandıktan Çıkan Tarih: Kıbrıs’ta Çanakkale Esirleri” ne anlatıyor?

Yakın zamanda Kültür Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı sponsorluklarıyla “Sandıktan Çıkan Tarih: Kıbrıs’ta Çanakkale Esirleri” isimli bir belgesel çektim. Yapım, yönetim ve metin yazarlığını üstlendiğim belgesel, ön çalışmalarıyla yaklaşık iki senelik bir süreci kapsıyor. Serde tarihçilik olunca, bu az bilinen konuyu bildiğim en doğru yolla anlatmak bir nevi görev oldu. Az bilinen mesele şudur; Kıbrıs’ta bir Çanakkale Şehitliği var. İlk aşamada bu ilginç geliyor insanlara. Çanakkale’de vefat edenler mi yatıyor burada? Sembolik bir anıt mezar mı? Burada yatanlar Çanakkale’de savaşan Kıbrıslılar mı? gibi çok sayıda soru geliyor akla. Mesele şudur, İngilizlerin Çanakkale savaşlarında esir aldığı Osmanlı askerleri 1916-1920 arasında Gazimağusa’da kurulan esir kampında tutuldular. Binlerce kişiden bahsediyoruz. Kamp kapandığında burada 6.732 kişi vardı. Bu sayının geçici esirlerle on bini bulduğu söylenir. Türkiye’de neredeyse hiç bilinmeyen KKTC’de ise unutulmak üzere olan bir konudur bu.

-Gerçekten duyulmamış bir konu. Süreçlerde nereler dikkat ettiniz? Ne kadar sürdü belgeselin yapım aşaması?

Prof. Ulvi Keser’in konu hakkındaki çalışmalarını merkeze alarak çekti belgeseli. Ön çalışmalarıyla birlikte yaklaşık 2 sene sürdüğünü söyleyebilirim. Danışmanımız Prof. Ulvi Keser, Fransa, Rusya, Türkiye, Yunanistan, İngiltere, Rum Kesimi ve KKTC arşivlerinden yola çıkarak, seneler süren çalışmaları sonucunda ulaştığı bulgulardan faydalandık. Esirlerin ağır şartları, onlara ağır cezalara rağmen yardım eden Kıbrıslı aileler, esirlerin Kıbrıslı Türklerle iletişimleri, günlük hayatları, kaçış güzergâhları gibi konulara değindik. 53 dakikalık belgeselde alanında uzman beş akademisyen ile esirlere yardım eden ailelerin torunları yer aldı. Prof. Dr. Ulvi Keser, Prof. Dr. Oğuz Karakartal, Prof. Dr. Ali Satan, Doç. Dr. Mahmut Akkor ve Dr. Ünsal Veli Üstündağ belgesele önemli katkılar sundular.  Daha önce pek bilinmeyen konu masaya yatırılınca merak da uyandırdı. Şuan bir kısmı Türkiye’de olmak üzere yaklaşık yirmi festivale başvuru yaptık. Belgeselin ilk gösterimi 26 Mart 2024 tarihinde Lefkoşa’da Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Türkiye ve KKTC üst düzey bürokratların katılımıyla gerçekleşti. Yakın zamanda Türki’ye gösterimleri de olacak. Buna dair görüşmelerimiz sürüyor. Elbette üniversite, sivil toplum kuruluşları ve belediyelerin davetlerine de açığız.

-Eklemek istediğiniz bir konu var mı?

Kıbrıs’ta Türklük bilinci yoğun bir şekilde sürdürülüyor. İddiaların aksine bir devlet olmanın getirdiği ulusal bilinç KKTC’de son derece yüksek. Türkiye ile ayrılmaz bir bütün olan Kıbrıs’ın Türk Dünyası ve yakın çevresiyle kurduğu ilişkiler takdir edilecek boyuttadır. Meclisimizin, 50. yıl vesilesiyle aldığı, kalıcı bir çözüme giden yolun altını çizmek gerekir.  Kıbrıs Türk Devleti, bağımsız ve egemen olarak uluslararası toplumda yerini elmalıdır.

Ünal Üstündağ Kimdir?

Ünal Üstündağ, lisans ve yüksek lisans eğitimlerini Muğla, Anadolu, Marmara ve İstanbul üniversitelerinde almıştır. Biri teknik bir diğeri Kültürel Miras ve Turizm alanında olmak üzere iki ön lisans eğitimi, İşletme ve Uluslararası İlişkiler alanlarında iki lisans eğitimi almıştır. Yüksek lisanslarından ilkini Marmara Üniversitesi’nde Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi alanında yapmıştır. Diğer yüksek lisansını İstanbul Üniversitesi’nde Müze Yönetimi alanında yapmıştır. Disiplinler arası olarak çok sayıda akademik makale, sempozyum ve seminer bildirisi, kitap bölümü kaleme almıştır. 2000 yılından bu yana sinema ve televizyon sektöründe, grafiker, animatör, metin yazarı, yönetmen ve yapımcı olarak çalışmıştır. Çok sayıda ulusal televizyon kanalında yer alan projelerde, yönetmen, canlı yayın yönetmeni, kurgu yönetmeni ve metin yazarı sıfatlarıyla yer almıştır. Ünal Üstündağ sinema ve belgesel sektöründe de yer almış, daha çok tarihi içerikli belgeselleri yazmış ve yönetmiştir. Üstündağ, 2016 TRT Belgesel Ödülleri yarışmasında Yemen: Türküde Saklı Olan Efsane belgeseliyle “En İyi Belgesel” ödülünü almıştır. Belgesel bugüne dek, ülkemiz sınırları dışında ABD, Hollanda, Ürdün ve Yemen’de gösterilmiştir. Üstündağ günümüze dek on belgesele ve yapım, yapım danışmanı gibi alanlarda uzun metraj film çalışmalarına imza atmıştır.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner50