Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, KRT ekranlarında katıldığı canlı yayında 31 Mart’ta yapılacak olan yerel seçimlere ilişkin açıklamalarda bulundu. Partisinin bugüne dek iyi muhalefet etmesi ve dik durmasıyla yurttaşların güvenini kazandığını hatırlatan Baş, “1 Nisan sabahı itibariyle TİP, sosyalistlerin aynı zamanda yönetebileceğini gösterecek. Yeni bir belediyecilik anlayışının ne olduğunu Türkiye’ye göstereceğiz” şeklinde konuştu.
KRT ekranlarında yayınlanan “Seçil Özer ile Başka Bir Gün” programına katılan TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Özer’in yerel seçim gündemine ilişkin yönelttiği soruları yanıtladı.
Açıklamalarında partisinin yerel seçim stratejisini anlatan Baş, TİP’e yöneltilen “muhalefete kaybettirme” suçlamalarını reddederek “Muhalefetin ‘AKP’ye benzeyerek seçim kazanılacağı’ tezini reddettiği ve kendi planı, programı, yönetim anlayışıyla adaylar çıkardığı yerlerde partisinin aday çıkarmadığını” vurguladı.
1 Nisan sabahı itibarıyla yurttaşlara sosyalistlerin yalnız muhalefet etmekte başarılı olmadığını, yönetebileceklerini de göstereceklerinin altını çizen Baş, “Seçimlerden sonra Sosyalist Belediyeler Birliği ortaya çıkacak. 10-15 tane belediye bir araya gelecek ve bir bütün olarak Türkiye’ye yeni bir belediyecilik anlayışının ne olduğunu göstereceğiz” ifadelerini kullandı.
‘AKP’NİN, MHP’NİN HALKI KUŞATAN ABLUKASINI KIRMAK İÇİN SEÇİMLERE GİRDİK’
Erkan Baş’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Türkiye İşçi Partisi olarak sanıyorum eylül ayında yayınladığımız bir bildiri var, çok netiz. Eylül ayında dedik ki, biz bütün Türkiye’deki ilçeleri, illeri 3 kategoriye ayırıyoruz. Bir, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, MHP’nin, Cumhur İttifakı’nın tapulu malı olarak gördüğü yerler var, yani ‘Burada seçim ne olursa olsun biz kazanırız’ deniyor. Mesela Gebze bunlardan bir tanesiydi, İstanbul’da Sultanbeyli bunlardan bir tanesi, Ankara’da Sincan bunlardan bir tanesi, örnekler çoğaltılabilir. Dedik ki, bunların hepsinde Türkiye İşçi Partisi seçime girecek. Yani AKP’nin, MHP’nin o milliyetçi, muhafazakar, tarikatlar ve cemaatler eliyle halkı kuşatan ablukasını kırmak için biz bu seçimlere gireceğiz dedik ve hepsinde giriyoruz şu anda.
MUHALEFETE ÇAĞRI: ‘HAYAL ETTİĞİMİZ TÜRKİYE’Yİ YEREL YÖNETİMLER DÜZEYİNDE HAYATA GEÇİRELİM’
İki, dedik ki, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ya da genel olarak muhalefetin çok rahat kazanacağını düşündüğü yerler var, AKP tehlikesinin olmadığı yerler var, Karşıyaka, Kadıköy, Konak, Çankaya gibi yerler. Dedik ki, buraların hepsinde de gireceğiz. Buralarda ‘muhalefete kaybettiren’ olma ihtimalimiz yok, birinci kategori zaten AKP’nin elinde olan yerler, ikinci kategori muhalefetin son 30 yıldır yönetmeye devam ettiği ve AKP’nin ya da MHP’nin herhangi bir tehdit bile oluşturamadığı yerler. Mesela Çankaya’yı söyleyeyim, yüzde 15 civarı AKP oyu var, yüzde 20’lere gelmesi bile mümkün değil. Buralarda muhalefette bir tembellik oluştu. Yani ‘Nasıl olsa biz burayı kazanıyoruz’ deniyor, ‘Yurttaş ne der? Onu mu aday yapsak, bunu mu aday yapsak’ tartışması bile yapılmıyor. Yani partilerin genel merkezleri oraya aday tayin ediyorlar. Bu da yurttaşta bir tepkiye neden oluyor. Diyor ki yurttaş, ‘Siz aday çıkartmasaydınız sandığa bile gitmeyecektim, artık bıkmıştım’. Buralarda yarış şöyle olacak, yani demokratlar arasında bir yarış olsun, özgürlükçüler arasında bir yarış olsun, iyiler arasında bir yarış olsun ve biz en iyi olduğumuzu anlatabilelim.
Şimdi, şundan şikayet ediyoruz, siz gazetecisiniz, eskiden hep anlatırız ya, siyasi parti liderleri bir yuvarlak masaya çıkarlardı, tartışırlardı. Bu AKP döneminde olmuyor. Buyurun Konak’ta bunu yapalım, buyurun Karşıyaka’da bunu yapalım. Yani bizim güçlü olduğumuz yerlerde, muhalefetin diyelim ki yüzde 70’lere, yüzde 80’lere ulaşan oyunun olduğu yerlerde olması gerekeni yapalım. Halkın izleyebileceği açık oturumlar yapalım, tartışmalar yapalım. Yani hayal ettiğimiz Türkiye’yi yerel yönetimler düzeyinde hayata geçirelim.
‘MUHALEFETİN ‘AKP’YE BENZEYEREK SEÇİM KAZANILACAĞI’ TEZİNİ REDDETTİĞİ YERLERDE ADAY ÇIKARMADIK’
Bir şey daha ekleyeyim, bakın, bir, iktidarın tapulu mal olarak gördüğü yerler, iki, muhalefetin çok rahat kazanacağı yerler… Buralarda Türkiye İşçi Partisi bir rekabete girecek. Ama Türkiye İşçi Partisi aynı zamanda ülkeye dair, yurttaşa dair sorumluluğun gereği olarak da, ‘salıncak’ dedik onlara, yani iki tarafın da kazanabileceği yerler vardı. Yani iktidarın 45-55 ya da muhalefetin 45-55 aralığında kazandığı, kazanabileceği, iddialı olduğu yerler... Bunların hepsi son derece titiz biçimde incelendi, muhataplarıyla görüşmeler yapıldı ve bekledik. Eğer burada yurttaşın sesine kulak veren, AKP’ye benzeyerek seçim kazanılacağı tezini reddeden, kendi planı, programı, yönetim anlayışıyla adaylar çıktıysa Türkiye İşçi Partisi pek çok yerde belediye başkanı adayı çıkartmadı.
‘YENİ BİR BELEDİYECİLİK ANLAYIŞININ NE OLDUĞUNU TÜRKİYE’YE GÖSTERECEĞİZ’
Yönettiği belediyede, belediye işçisinin hakkını vermeyen belediye başkanı bizden değildir. Böyle bir şey olmaz. ‘Zaten memlekette bu kadar işsizlik var, yoksulluk var, iş bulmuş, daha ne bekliyor’ diye düşünen belediye başkanının partisinin ne olduğunun bizim açımızdan önemi yok. Bizim belediyelerimizin gerçek söz sahibi işçiler olacak, belediye işçileri de o bölgede yaşayan bütün işçiler de olacak. Biz bu seçimlere aynı zamanda şöyle bir iddiaya giriyoruz, yurttaş bize baktığında bugüne kadar şunu görüyordu: Türkiye İşçi Partisi iyi muhalefet ediyor, dik duruyorlar, teslim olmuyorlar, boyun eğmiyorlar. Şimdi bu seçimlerle beraber, 1 Nisan sabahı itibariyle Türkiye İşçi Partisi sosyalistlerin aynı zamanda yönetebileceğini gösterecek. Yeni belediyeler kazanacağız, yeni bir belediyelik anlayışını Türkiye’ye tanıtmak, yeni bir belediyelik anlayışıyla ‘Olabilirmiş, yapılabilirmiş, çalmazsan, çırpmazsan, hırsızlık, yolsuzluk yapmazsan, yaptırmazsan elindeki kaynaklarla halkın bütün ihtiyaçlarını karşılayabilirsin’i gösterme iddiasıyla yola çıkacağız.
Bir hayalimiz de şu, seçimlerden sonra Sosyalist Belediyeler Birliği ortaya çıkacak. Yani 10-15 tane belediye bir araya gelecek ve bir bütün olarak Türkiye’ye yeni bir belediyecilik anlayışının ne olduğunu göstereceğiz. Son derece heyecanlıyız. Açık söyleyeyim, biz de yurttaş gibi 14-28 Mayıs seçimlerinden sonra yorgunduk, üzgündük, kırgındık, öfkeliydik, moralimiz bozuktu. Bir kısım belki ‘Artık bir şey olmaz’ duygusuna kapılmıştı. Fakat şunu gördük, bu güzelim memleket bu zihniyete teslim edilemez, mücadele etmemiz lazım, mücadeleyi büyütmemiz lazım. Sokakta da aslında geride kalan 20 yıl boyunca bir enerji vardı. Bu enerji zaman zaman çok yükseliyor. Bu enerjiyi doğru bir kanala akıtabilirsek yeni bir siyaset anlayışına, yeni bir belediyecilik anlayışına akıtabilirsek ben 1 Nisan sabahı umutla uyanacağımızı, neşeyle uyanacağımızı görebiliyorum.”
‘BELEDİYE BAŞKANLIĞINI KİM KAZANMIŞ OLURSA OLSUN TİP’LİLER BELEDİYE MECLİSİNDE OLMALI’
Seçil Özer’in “CHP Gebze İlçe Başkanı Gökhan Orhan’dan bir açıklama var. Diyor ki, TİP Gebze’de meclis üyesi adaylarını geri çekmeli. Böyle bir yola gider misiniz?” şeklindeki sorusunu da yanıtlayan Erkan Baş, şunları kaydetti:
“Gitmeyiz, bizim bu ‘tek adam zihniyeti’ dediğimiz şeyin alternatifi nedir? Çok fikir, katılımcılık. Belediye meclislerinde de aynı modeli ele almak lazım, ben belediye meclislerinde çoğulculuktan yanayım, bütün fikirlerin belediye meclisine temsil edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Diyelim ki Türkiye İşçi Partisi Gebze Belediyesi’ni aldı. O belediye meclisinde TİP’li, CHP’li, başka partilerden arkadaşlar olacak ve biz onların da oyuyla seçilmiş olacağız belediye başkanlığına. Yani sadece iyiyle kötü mücadele etmez, bazen iyiler arasında da mücadele olur, güzeller arasında da mücadele olur. Ben bunu bir zenginlik olarak görüyorum, umuyorum CHP'li arkadaşlar da Gebze'de belediye meclisine girerler. Gerektiğinde muhalefet ederler, gerektiğinde desteklerler. Bu Türkiye'nin diğer yerlerinde de Türkiye İşçi Partisi için de geçerli. Belediye başkanlığını kim kazanmış olursa olsun Türkiye İşçi Partililer belediye meclisinde olmalı. Bu yurttaşın da yararı. Orada farklı bir gözün, farklı bir bakışın, farklı bir aklın olmasından çekinmemek lazım.
‘TEK BİR TİP’Lİ BİLE BAŞKA PARTİNİN LİSTESİNDEN SEÇİMLERE GİRMEYECEK’
Açık bir şey söyleyeyim, Türkiye İşçi Partisi olarak seçimlerden önce aldığımız ilk kararlardan bir tanesi buydu. Bir yerde belediye başkan adayı çıkartmayabiliriz, mesela biraz önce yaptığımız değerlendirmeler ışığında kazanamayacağımızı görüyorsak, diyelim ki ‘Muhalefetin kaybetmesine neden olmayalım ya da muhalefet kazanabilecekse, yeni bir mevzi anlamına gelecekse buna engel olmayalım’ diyerek belediye başkan adayı çıkartmayabiliriz. Ama Türkiye'nin tek bir ilçesinde, tek bir Türkiye İşçi Partili bile başka bir partinin belediye meclisinden, başka bir partinin listesinden seçimlere girmeyecek diye net bir karar aldık.”