Çerkes Sürgünü’nde yaşamını yitirenler Ankara’da anıldı. Kafkas Dernekleri Federasyonu (KAFFED) Başkanı Ümit Dinçer, "Yıllarca sürüldüğümüzü, soykırıma uğradığımızı söylemekten adeta kaçındık toplum olarak. 21 Mayıslar, anma ve yas günlerimiz oldu bir dönem. Artık 21 Mayısları bir yas günü olmaktan çıkarma vaktinin geldiğine inanıyoruz. Artık 21 Mayısların üzerinden bakabilmek ve bir gelecek tasavvuru yapabilmek, bizim çıkış noktamız olmalıdır. Bu sebeple 21 Mayıs, salt bir yas ve anma günü değildir. 21 Mayıs, mücadele kararlılığının, güç birliğinin, dirilişin, direnişin, hak aramanın ve 'Biz kırılmadık, buradayız ve bir gün geri döneceğiz' demenin günüdür artık" dedi.
KAFFED, Çerkes Sürgünü ve Soykırımı'nın 159. yıl dönümü nedeniyle bugün Ankara’daki Anıtpark’ta anma programı düzenledi. Beşevler metro istasyonu önünde buluşan Çerkesler, Anıtpark'a kadar sessiz yürüyüş yaptı. Anmaya, CHP Ankara Milletvekili Deniz Demir ve AKP Ankara Milletvekili Murat Alpaslan da katıldı. Çerkesler, üzerinde “Bunun adı soykırım", "İntikam değil adalet istiyoruz", "Karadeniz en çok Çerkeslere kara" yazan pankartlar açtı.
“BİZİM YAŞADIĞIMIZ SOYKIRIMDIR”
KAFFED Başkanı Ümit Dinçer, anmada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Bizim yaşadığımız soykırımdır. Birleşmiş Milletler'in 1948 tarihli Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ne göre, bir eylemin soykırım olarak nitelendirilebilmesi için, belirli bir insan topluluğunun milliyeti, ırkı, etnik kökeni veya dini dolayısıyla tümünün ya da bir bölümünün yok edilmesi niyetinin bulunması gerekir. 1951 yılından beri yürürlükte olan ve ülkemizin de taraf olduğu sözleşmenin 'soykırım' olarak tanınması için gereken her türlü şart, atalarımıza uygulanmıştır. Fazlası vardır, eksiği yoktur. Zira bu sözleşmenin koyduğu kriterlerin, suç olarak saydığı eylemlerin tamamı Kafkas-Rus savaşları esnasında, sonrasında Çerkes halkına uygulanmıştır.
"21 MAYIS, SALT BİR YAS VE ANMA GÜNÜ DEĞİLDİR”
Bugün, 1864’ün üzerinden 159 yıl geçti, lakin Çerkes Soykırım ve Sürgünü nihayete ermiş değil. Soykırım ve sürgün günümüzde de devam ediyor. Üzülerek belirtmeliyiz ki Rusya, soykırım mağdurlarının torunlarına anavatanı ile bağ kurulmasını zorlaştırıyor ve yer yer engel oluyor. Bir ulusu niteleyen ve kimlik kazandıran en bariz unsur olan dil üzerindeki baskı politikaları, Çerkesçe başta olmak üzere tüm Kuzey Kafkasya halklarının dillerini erozyona uğratmakta, hatta yok oluşuna zemin hazırlanmaktadır. Bu baskıcı uygulamalara, şunun şurasında 10 yıl evvel resmi devlet dili olan Çerkes dilinin, zorunlu sınıf geçme dersi olarak okullarda okutulan ana dilimizin dilekçe ile seçmeli dil haline getirilmesi örnek verilebilir. Rusya Federasyonu’nun kurucusu ve federe devlet statüsünde olan cumhuriyetlerimizin statülerinin her geçen gün zayıflatılması, ekonomik alanda yalnızlaştırılması, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kaldırılması gibi pek çok örnek verilebilir. 159 yıl evvel anavatanlarından sürülmüş olan halkın çocukları, bugün anavatanları ile ilişkilenmek noktasında hiçbir avantaja sahip değillerdir.
159 yıl evvel yaşanan soykırım ve sürgün bize çok şey kaybettirdi. Vatan kaybettik; dilimizi, kültürümüzü, sosyal dokumuzu ve uluslaşma sürecimizi kaybettik. Yıllarca sürüldüğümüzü, soykırıma uğradığımızı söylemekten adeta kaçındık toplum olarak. 21 Mayıslar, anma ve yas günlerimiz oldu bir dönem. Kendi içimize ağladık; atalarımıza, kayıplarımıza ağıtlar yaktık. Artık 21 Mayısları bir yas günü olmaktan çıkarma vaktinin geldiğine inanıyoruz. Artık sadece geçmişimize ağlayarak var olamayacağımızın idarkindeyiz. Artık 21 Mayısların üzerinden bakabilmek ve bir gelecek tasavvuru yapabilmek, bizim çıkış noktamız olmalıdır. Bu sebeple 21 Mayıs, salt bir yas ve anma günü değildir. 21 Mayıs, mücadele kararlılığının, güç birliğinin, dirilişin, direnişin, hak aramanın ve 'Biz kırılmadık, buradayız ve bir gün geri döneceğiz' demenin günüdür artık.
"BU BÜYÜK ACIYI RUHUMUZUN DERİNLİKLERİNDE HİSSEDİYORUZ"
CHP Ankara Milletvekili Deniz Demir ise şöyle konuştu:
"Bugün 21 Mayıs. 159 yıl önce bugün, yaklaşık 1,5 milyon Çerkes, Abhaz ve diğer Kafkas halkları, yaşadıkları anavatanlarından sürgün edildiler. Yüzbinlerce insan, kadın, çocuk, sürgün yolunda, Karadeniz’in dalgalı sularında kayboldu. Açlıkla, susuzlukla, hastalıkla pençeleşerek yaşamlarını yitirdiler. Bu büyük acıyı ruhumuzun derinliklerinde hissediyoruz. Tarihleri acılarla olduğu kadar kahramanlıklarla da dolu olan Çerkes kardeşlerimize yaşatılan zulmü unutmadık, unutmayacağız."
"BUGÜN BURADA, YAŞADIĞIMIZ ACILARI, DRAMI, SÜRGÜN VE SOYKIRIMI HATIRLATMAK İÇİN BERABER HAYKIRIYORUZ"
AKP Ankara Milletvekili Murat Alpaslan da şunları söyledi:
"Bugün burada, tüm dünyaya yaşadığımız acıları, dramı, sürgün ve soykırımı hatırlatmak, bulunduğumuz ülkelerdeki dilimizi, kimliğimizi ve kültürümüzü muhafaza ederek gelecek nesillere aktarmak konusundaki hassasiyetimizi hep beraber bir olarak, beraber olarak haykırıyoruz. İnşallah çok daha güzel günlerde bu birlik ve beraberlikle bu devleti, bu milleti çok daha güzel günlere hep beraber taşıyacak hem bulunduğumuz devleti sahiplenecek hem anavatanımıza gidip gelmelerle oradaki diyaloğu çok daha sağlam kuracak bağımızı çok daha sağlam yapacağız.”
"ÇERKES SOYKIRIMI VE SÜRGÜNÜ TANINMALI"
Ankara Çerkes Derneği Başkanı Bislan Celoka ise ANKA Haber Ajansı'na şöyle konuştu:
"Bugün Kafkas Dernekleri Federasyonu olarak tüm dünyaya Çerkeslerin yaşamış olduğu soykırımı ve sürgünü duyurmak için burada toplandık. Bildiğiniz gibi Çerkes soykırımı ve sürgünü, Çarlık Rusya’sı tarafından Çerkeslere uygulanan bir soykırımdır. Biz de Çerkesler olarak bugün, Çarlık Rusya’sının varisi olan Rusya Federasyonu'ndan soykırımı kabul etmesini, bundan doğacak olan tüm hakları tazmin etmesi ve anavatana koşulsuz dönüş hakkının tanınmasını talep ediyoruz. Bunları talep ederken biz, tabii ki Rusya ile barış içinde yaşamayı hedefliyoruz, amaçlıyoruz. Bu anlamda Rusya Federasyonu’muza ve Türkiye Cumhuriyeti’mize çağrımız budur; Çerkes soykırımı ve sürgünü tanınmalı. Çerkes hakları da aynı şekilde tanınmalı. Türkiye'de yaşayan Çerkeslerin anadil ve kültür sorunları var. Bu anlamda devlet kurumlarının çok daha ciddi adımlarla bizim, Çerkeslerin kültürel sorunlarını çözmesini bekliyoruz.
Ankara Çerkes Derneği, Türkiye'nin en büyük Çerkes derneklerinden bir tanesi. Özellikle 21 Mayıslarda bizim aslında en büyük amacımız çocuklarımızı, gençlerimizi kültür etrafında büyütmek, yaşatmak. Biz, bu anlamda kültürümüzü yaşatmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz. En belirgin sorunumuz; ortaokullarda Adigece, Çerkesçe seçmeli anadil olarak seçilebiliyor. Bu, devletimiz tarafından verilmiş bir hak. Son derece olumlu buluyoruz. Fakat onun önünde çok ciddi fiziki engellerimiz var. Bu engellerinde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bertaraf edilmesini beklediğimizi de söyleyebilirim."
Anma programı Maze Müzik Grubu'nun dinletisiyle sona erdi.