Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ve Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) öncülüğündeki İstanbul Nevruz’u, bu yıl “Her der Newroz, her dem azadî” ve “Nevruz ateşiyle özgürlüğe” sloganıyla Yenikapı Meydanı'nda düzenlendi.
"Hükûmet İstifa" sloganlarıyla başlayan kutlamalara, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu, HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, birçok siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcisi de katıldı.
Yenikapı Meydanı'nda yapılan 2023 Nevruz’unda kalabalığa seslenen Pervin Buldan, "14 Mayıs tarihi bizler açısından önemli bir fırsattır. Aynı zaman da bir milat olacaktır ve AKP-MHP’nin bu seçimlerde Türkiye halklarının ne kadar büyük olduğunu Kürtlerin ne kadar iradeli olduğunu, kadınların, gençlerin bu ülkeyi değiştirme ve dönüştürme yemeğinin nasıl ortaya çıkacağını göstereceği bir tarihtir 14 Mayıs. Bu meydanı dolduranlar şunu bilsinki demokrasi meydanlarda yazılır. Barış meydanlarda ilan edilir. Ama barışı da adaleti de özgürlüğü de bizler 14 Mayıs tarihinde sandıklarda ilan edeceğiz" diye konuştu.
Buldan'ın konuşması,"hükûmet istifa" sloganları ile yer yer kesildi.
Bu yılki Nevruz’un deprem nedeniyle bayram havasında kutlanamadığını belirten Buldan, "O yüzden bu yılki nevruz biraz buruktur, bu yılki nevroz acılıdır, bu yılki öfkelidir, bu yılki nevroz depremde yaşamını yitirenlere adanmıştır" dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Buldan konuşmasında, “Bu iki ay içinde çok sıkı çalışacağız, gelecek bizimdir, 14 Mayıs sonrası hepimizindir" ifadelerini kullandı.
Buldan'ın konuşamasından öne çıkanlar şöyle:
"Nevroz bu ülkeyi yönetenlere buradan güçlü bir mesajımızın verildiği gündür"
“Sevgili halkımız, sevgili gençler, sevgili kadınlar ben de HDP adına hepinizin nevruzunuzu kutluyorum. Nevruz zalimlere karşı, kötülükler karşı, baskılara karşı şiddete karşı, hukuksuzluklara karşı Türkiye halklarının Türklerin, Kürtlerin, Ermenilerin, Süryanilerin, Lazların, Boşnakların, Pomakların bu ülkede baskı altında yaşaya, şiddet gören, haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz kalan tüm kimliklerin, tüm inançların sesinin yükselttiği gündür. İşte onun için bu meydanı dolduran tüm halklarımıza, renklerimize, kimliklerimize, inançlarımıza bir kez daha emeğinize sağlık diyoruz. Hoş geldiniz, sefalar getiridiniz.
Nevroz bu ülkeyi yönetenlere, Ankara’ya, siyasi iradeye buradan güçlü bir mesajımızın verildiği gündür. Nevroz aynı zamanda savaş politikalarının, tecrit politikalarına, hukuksuzluğa da Türkiye halkaları olarak karşı çıktığımız ve gücümüzü bir kez daha gösterdiğimiz bir gündür. Ama nevruz aynı zamanda diriliştir, mücadeledir, barıştır sevgili arkadaşlarım. Savaş politikaları yürütenlere karşı büyük bir barış istenildiğinin, çözümün müzakereden ve diyalogdan geçtiğinin her anlamıyla anlatıldığı bir gündür."
"Bu yılki nevruz biraz buruktur, bu yılki nevruz acılıdır, bu yılki nevruz öfkelidir"
"Sevgili arkadaşlarım, sevgili halkımız, evet bu nevruzu bir bayram havasında karşılayamadık. Bu nevruzu acılarımızın, yasımızın, öfkemizin ve yaşanan depremden dolayı mağduriyetin gölgesinde kalan insanlarımızın yaşamını yitirdiği deprem felaketiyle, sel felaketiyle büyük acıların yaşandığı bir dönemde geçiyoruz. İşte onun için belki bir bayram havasında değil ama iktidara karşı depremi yönetmediğinin depremde ölenlerin yaşamını yitirenlerin can verenlerin enkazların altında kalanların öfkesinin olduğu bir dönemde geçiriyoruz. O yüzden bu yılki nevruz biraz buruktur, bu yılki nevruz acılıdır, bu yılki öfkelidir, bu yılki nevruz depremde yaşamını yitirenlere adanmıştır.
Bir kez daha can veren, yaşamını yitiren, enkazın altında kalan bütün insanlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralılara acil şifalar diliyorum. Depremin üzerinden 1 aydan fazala bir zaman geçmesine rağmen hala acıların dinmediğini, yaraların sarılmadığını hep birlikte gördük ve buna tanık olduk. Ama bir şey daha ortaya çıktı. Dayanışma, birlik ve beraberlik… herkes bu dayanışmayla yaralarını sarmaya çalıştı. Herkes bu dayanışmayla acılarını dindirmeye çalıştı."
"Barışı da adaleti de özgürlüğü de bizler 14 Mayıs tarihinde sandıklarda ilan edeceğiz"
"Bizler bu ülkeyi yönetenlerin depredeki duyarsızlığını gördük. Bu ülkeyi yönetenlerin depremi bir kader olarak ifade ettiklerinde depremden zarar görenlerin yaralarını sarmadıklarını gördük, insanları açlıkla, soğukla terbiye etmeye çalıştıklarını gördük. Ama şunu bilsinler ki depremle AKP-MHP iktidarı bu ülkenin kaderi olmaktan çıkacaktır. AKP’nin ve küçük ortağının bu ülkeyi son kez yönettiğini herkes bilmelidir. Çok az bir zaman kaldı, önümüzde 2 aydan az bir zaman süresi var. 14 Mayıs tarihi bizler açısından önemli bir fırsattır. Aynı zaman da bir milat olacaktır ve AKP-MHP’nin bu seçimlerde Türkiye halklarının ne kadar büyük olduğunu Kürtlerin ne kadar iradeli olduğunu, kadınların, gençlerin bu ülkeyi değiştirme ve dönüştürme yemeğinin nasıl ortaya çıkacağını göstereceği bir tarihtir 14 Mayıs.
Bu meydanı dolduranlar şunu bilsinki demokrasi meydanlarda yazılır. Barış meydanlarda ilan edilir. Ama barışı da adaleti de özgürlüğü de bizler 14 Mayıs tarihinde sandıklarda ilan edeceğiz. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Bu ülkeyi yönetenler şunu bilsin ki Kürtlere hakaret ederek, Türkiye halklarına parmak sallayarak ve her gün tehdit ederek bu seçim sürecini yönetemezsiniz. Biz buna müsaade etmeyeceğiz. Hakaretlerinize de parmak sallamalarınıza da tehditlerinize de boyun eğecek bir halk yok artık karşınızda. Kürtler de Türkler de Ermeniler de Süryaniler de bu ülkenin inançları bütün kimlikleri bütün mezhepleri bütün renkleri; bu ülkeyi değiştirmek için yaşamı inşa etmek için kadınların özgürlüğü için gençlerin geleceği için el ele omuz omuza 14 Mayısta seçimlerde sandıkları da koruyacağız, seçimleri de kazanacağız. Kendi geleceğimizi mutlaka inşa edeceğiz."
"Bu ülkenin toplumsal barışa ihtiyacı var"
"Sevgili arkadaşlarım bu ülkeyi nasıl yönettiklerini biliyoruz. Bu ülkenin kaynaklarını nereye akıttığını biliyoruz. Bu ülkenin kaynakları herbir depremzedenin de sel felaketinden mağdur olanın da her türlü doğal afet karşısında kendisine koruyacak kaynaklara sahip olmasına rağmen kaynaları savaşlara ve kendi yandaşlarına aktarıyor. 5’li çetelere aktarıyor. Oysa bu ülkenin savaşa ihtiyacı yok barışa ihtiyacı var. Toplumsal barışa ihtiyacı var. Kürtlerin özellikle kendi anadilinde eğitime ihtiyacı var, özgürlüğe ihtiyacı var. akıllıca bir iç ve dış politikayla bütün bunlar sağlanabilirken onlar kaynaklarımız savaşa aktarıyor, başka yerlere aktarıyor. Bunu kabul etmiyoruz. Türkiye halkları savaş istemiyor.”