Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hitaben, “Sinan Ateş’in katillerini niçin bulmuyorsun Sayın Erdoğan? Bunu bulma sorumluluğu senindir. Hakimler senin, hukuk senin, devlet senin, emniyet senin, asker senin, MİT senin. Sayın Erdoğan, her şey senin. (Eliyle işaret hareketi yaparak) Şu hareketi niçin yapmıyorsun Erdoğan? Dün, Banu Çiçek’in doğum günüydü, Zeynep’in doğum günüydü, babasız geçen ilk doğum günü… Gözünü kapat Sayın Erdoğan; Allah muhafaza oğlun öldürülse, katledilse, torunların sana ‘Dede’ diye bağırsa ve oğlunun arkasından ‘Baba’ diye bağırsa Sayın Erdoğan, ne yaparsın, biraz empati” dedi.
İYİ Parti Ankara İl Başkanlığı’nın 3. Olağan Genel Kurulu, bugün Başkent’teki bir otelde yapıldı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, kongreye Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile birlikte geldi. Kongrede “Başbakan Meral” ve “Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet” sloganları atıldı.
Meral Akşener, kongredeki konuşmasına, partinin kuruluş aşamasında yaşananlarını anlatarak başladı. Akşener, “Elektrikleri kesilen salonlardan, toplantılarımızın basıldığı alanlardan buralara… Bu salonu şereflendiren her bir arkadaşımın özelliği; makul ve demokrasiden yanadırlar. Bu salonu şereflendirenler, 2010’daki referandumun, 2016’da, 15 Temmuz’da bir kalkışmaya neden olduğunu bilenlerdir. O referandumda insanımıza yalan söylenmeseydi 15 Temmuz kalkışması olmazdı. Bu ferasetli millet, devletini köprüden toplamıştır” diye konuştu.
“ONA BİAT ETMENİN, YALAKLIK YAPMANIN HER ŞEYİN ÜSTÜNDE OLDUĞU BİR YÖNETİM ANLAYIŞIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ”
2017’de referandumla yapılan anayasa değişikliğine karşı çıktıklarını belirten Akşener, “Ortaya çıkan gerçeklik, bu ülkenin tek adam rejimiyle yönetilmesi oldu. O da yetmedi, bugün üçüncü defa seçilmesinin imkansız olduğu bir ortamda Sayın Erdoğan ve arkadaşları, başka bir düzeneğin içindeler” dedi.
Hukukta, yargıda, ekonomide tek adam rejiminin inşa edildiği söyleyen Akşener, “Ona biat etmenin, yalaklık yapmanın her şeyin üstünde olduğu bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız. Biz, ferasetli insanlarız. Bir mücadelenin sonunda haklı çıkmanın verdiği bir gayretle -keşke biz haksız çıksaydık ama haklı çıktık- işte İYİ Parti, bu haklılığın sonucunda ortaya çıkan bir sonuçtur” diye konuştu.
“İYİ PARTİ YAŞAYACAKTIR, KALICI OLACAKTIR”
Salondaki gençlerin sloganlarına “Ben sizinle daha çok gurur duyuyorum” yanıtını veren Akşener, “Önce salon bulamadık konuşmak için, sonra genel merkez için kiralık bina bulamadık. Böyle bir süreçten sonra İYİ Parti, birbirine sonsuz güvenen insanların, bu ülke için her türlü fedakarlığa hazır olan insanların kurduğu bir siyasi partidir. Onun için İYİ Parti yaşayacaktır, kalıcı olacaktır” dedi.
2018 seçimlerinden önce seçime girebilmek için CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştüklerini ve CHP’den 15 milletvekilinin kendilerine yardıma geldiğini söyleyen Akşener, konuşmasına şöyle devam etti:
“Hâlâ hepimiz, ölünceye kadar o arkadaşlarımıza teşekkür etmeye devam edeceğiz. Benim o talepte bulunmam ve Sayın Kılıçdaroğlu’nun da olumlu cevap vermesinin sonuçları ne oldu? Seçime beraber girdik. 24 Haziran seçiminde biz hem Saadet Partisi’nin hem CHP’nin oylarıyla 4 milletvekili kazandık; yani 21 ilk sıralardan, 4 de alt sıralardan. CHP de 25 milletvekili, bu sinerjiden, bu artık oylardan kazandı. Yani İYİ Parti, ‘kazan kazan’ oynayan, ‘kazan kazan’a inanan insanların oluşturduğu bir siyasi parti. O birliktelik, Meclis’te tek adam rejiminin bileşenlerinin gücünü kırdı. İYİ Parti’nin Meclis’e girmesi, birçok yeniliğin ortaya çıkmasını sağladı.
“SAYIN ERDOĞAN ADINA ÇOK UTANIYORUM”
Şu salonu şereflendiren insanların, başını örten kadına karşı herhangi bir tutumu yoktur. Ama bir şey yaşadık; önce Kılıçdaroğlu’nun teklifi, sonra Sayın Erdoğan’ın gol sözü… Sayın Erdoğan adına çok utanıyorum. İki kızını Türkiye’de değil Amerika’da okutmuş bir babadan bahsediyorum. Ben de başörtüsü nedeniyle çok büyük acılar çekmiş iki yeğenin halası olarak, onun adına çok utandım. Sorgulayamazsın kardeşim; ‘Niye kafanı açıyorsun, niye kapatıyorsun?’ Sana ne? Sayın Kılıçdaroğlu’nun attığı adımı eğer gole çevireceğim diyorsanız yazıktır size, ayıptır size. Bu sizin için gol ise eğer, batsın bu dünya.
“ÜÇ KELİMENİN DEĞİŞTİĞİ, YANLIŞIN DÜZELTİLDİĞİ O ÖNERGE, AKP-MHP OYLARIYLA REDDEDİLDİ. AMAÇ, ÜZÜM YEMEK DEĞİL, BAĞCI DÖVMEKMİŞ”
Böyle bir dil üzerine benim arkadaşlarım ne yaptılar? Önce bütün hukukçu arkadaşlarımız toplandı, bu anayasa metninin dilinin yanlış olduğunu… Kadının lehine bilgisizce, aceleden, gol atmak için hazırlandığı için yapılan o yanlış metnin düzeltilmesi için, -önce de kendileriyle görüşerek, artık kadınların istismar edildiğini çok net gördük- götürdük önergemizi, Cumhur İttifakı’nın oylarıyla reddedildi. Ben, sizler için gece dua ettiğim zaman ne derim, biliyor musunuz? ‘Allah’ım, zalimin zulmünden, iftiracının iftirasından bizi koru’ derim. Bundan bile kötü hissettim kendimi. Üç kelimenin değiştiği, yanlışın düzeltildiği o önerge, AKP-MHP oylarıyla reddedildi. Amaç, üzüm yemek değil, bağcı dövmekmiş.
“TENCERENİN KAYNAMADIĞI BU SİSTEMİN 14 MAYIS’TA DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKİYOR”
Tencerenin kaynamadığı bu sistemin 14 Mayıs’ta değiştirilmesi gerekiyor. Eğer dün 5 çalıştıysam yarın 15 çalışacağım. İnşallah başbakan olacağım. Beni siz yapacaksınız. Ama öncelikle devletimizi, milletimizi kurtaracağız. Kadın, başörtülü-başörtüsüz, umurlarında değil. Şuuraltında hepimiz sürtüğüz adamın. Misliyle iade ediyorum. Öyle çalışacağız ki hem başı açık hem başı kapalı kadınlar için alacağız.
“SAYIN ERDOĞAN’A KAPI ARKASINDAN HER ŞEYİ YAPTIRABİLİRSİNİZ, AMA MERAL AKŞENER’E YAPTIRAMAZSINIZ”
Kur’an-ı Kerim’i yaktı İsveç’te birisi. Urfa’da, bunun şerefsizlik olduğunu söyledim. Bu politikacıyı, Kur’an-ı Kerim’i yakan bu şerefsizi, İsveç hukukuna göre mahkemeye verdik… Türkiye’de yaşayan herkes bu eylemin karşısında. Ne beklersiniz? Dışişleri Bakanlığı’nın, AK Parti’nin bütün gücüyle bu konuda yardımcı olmasını beklersiniz. Henüz tık yok. Ama bir şey okudum bugün ben, buraya gelirken. İsveç Dışişleri Bakanı şöyle bir açıklama yapmış; temmuz ayına kadar İsveç, NATO’ya girme talebini geri çekmiş. Bu benim kafama birden neyi getirdi biliyor musunuz? Hollanda, Hollanda. Hani portakallar kesilmişti, çat çat çat portakallar kesilmişti ve 2017 referandumunda böyle bir durum olmuştu. Buradan İsveç Başkanı’ndan Kral’ına, oradan Dışişleri Bakanı’na, NATO Genel Sekreteri’ne, her kim varsa sesleniyorum: İYİ Parti’nin olduğu yerde üçkağıt olmaz kardeşim. O gün biz seçimi aldığımızda, Sayın Erdoğan’a siz kapı arkasından her şeyi yaptırabilirsiniz ama İYİ Parti’ye ve Meral Akşener’e yaptıramazsınız. Onun için siz, müracaatınızı hiç çekmeyin. Alışıksınız değil mi? Arka kapılardan seçimlere bizim çaktırmadan müdahale edip, çeşitli işleri yapıp, arka kapılardan el sıkışıp ilgiliden her şeyi almaya alışıksınız, değil mi? Ama bu seçimi biz alacağız. Ondan aldığınız her sözü ağzınıza tıkmak, şeref sözüdür benim için.
“ÇOCUKLAR, GENÇLER BU ÜLKEDE ACI ÇEKİYOR”
Yıllar evvel böyle bir toplantıda anlatmıştım; bir araştırma yapılmıştı, özellikle daha ortalama üniversitelerden mezun ya da oto sanayi sitelerinde çalışan gençler arasında ve erken evlendiren kızlar arasında. Orada çocukların büyük bir çoğunluğu, imkanı olduğu takdirde yurt dışına gitmek istediklerini söylemişlerdi… Şimdi çocuklar, gençler bu ülkede acı çekiyor... Bu gençler için de bu çocuklar için de onların gülebilmesi için de onların bu ülkeye umutla bağlanabilmesi için de biz iktidar olmak mecburiyetindeyiz, birinci parti çıkmak durumundayız.
Biz beraber seçime girdik, Ankara, İstanbul benim hedefimdi, Mansur başkan seçildi. Bugün eğer gerçekten 13. Cumhurbaşkanı millet ittifakının adayı olacaktır diye inanıyorsak gerçekten çalışmalarınız sayesinde. 15 milyar lirayı olmayan bir şeye (ANKAPARK) gömdüler. Sayın başkanım 15 milyar sen de nakit olarak olsaydı kaç kişi geçinirdi? 30 sene yeterdi.
“SİNAN ATEŞ’İN KATİLLERİNİ NİÇİN BULMUYORSUN SAYIN ERDOĞAN”
Bu tek adam rejiminde, 38 yaşında, Doç. Dr. Sinan Ateş, Ankara’nın göbeğinde katledildi. Katledildiği günden beri failleri ortada yok. Ey Sayın Erdoğan, (eliyle bazı hareketler yaparak) şu hareketinle her şey oluyor, şu hareketinle her şey oluyor, şu hareketinle her şey oluyor, şu hareketinle her şey oluyor. Bu hareketleri bilerek yaptım, sen bu hareketlerin ne manaya geldiğini bilirsin. Bunların hepsi oluyor, Sinan Ateş’in katillerini niçin bulmuyorsun Sayın Erdoğan? Bunu bulma sorumluluğu senindir. Hakimler senin, hukuk senin, devlet senin, emniyet senin, asker senin, MİT senin. Sayın Erdoğan, her şey senin. (Eliyle işaret hareketi yaparak) Şu hareketi niçin yapmıyorsun Erdoğan? Dün, Banu Çiçek’in doğum günüydü, Zeynep’in doğum günüydü, babasız geçen ilk doğum günü. O çocukların ahı Sayın Erdoğan… Bunu her konuşmamada söyleyeceğim. Gözünü kapat Sayın Erdoğan; Allah muhafaza oğlun öldürülse, katledilse, torunların sana ‘Dede’ diye bağırsa ve oğlunun arkasından ‘Baba’ diye bağırsa Sayın Erdoğan, ne yaparsın, biraz empati. İşte Banu Çiçek, Bengi Su bu durumda. Sayın Erdoğan, bu katillerin, bu vahşetin sorumlularının bulunma görevi, buldurma görevi senindir. Her konuşmamda sana bunu soracağım, 14 Mayıs’a kadar, o çocukların ağlama sesi kesilinceye kadar, Sayın Erdoğan… Bir daha Sinanların katledilmemesi için İYİ Parti’nin iktidar olması şarttır.”