banner16

Amazonlar gerçek miydi?

Yunan mitolojisinin Amazonlar’ı, Karadeniz çevresinde ve ötesindeki topraklarda yaşayan vahşi savaşçı kadınlardı. 

30 Haziran 2020
Amazonlar gerçek miydi?

Arkeoloji, gerçek Amazonlar’ın İskit bölgesinde ata binen, mızrak atan ve pantolon giyen korkutucu kadın savaşçılar olduğunu ortaya çıkarıyor.

Yunanlar tarafından erkeklerle eşit oldukları kabul edilen Amazonlar’ın, savaşta erkekler kadar yürekli ve yetenekli oldukları söyleniyordu. Yunan sanatı ve edebiyatında Amazonlar hep cesur ve güzel; fakat silahlı ve tehlikeli olarak tasvir edildi. Homeros İlyada’yı yazdığı zaman (yaklaşık MÖ 700) erkek, kadın, çocuk her Yunan bu heyecanlı Amazon öykülerini biliyordu.

Yunan sanatçılar, Amazonlar’ın pantolon giymelerinin, ata binmelerinin, ok atmalarının, savaş baltası sallamalarının, mızrak atmalarının ve kahramanca dövüşüp ölmelerinin sayısız tasvirini ürettiler. Amazonlar, kamu için yapılan heykellerde olduğu gibi özel çömlekler üzerinde de işlenen popüler bir konuydu.

Mücadele eden kadın savaşçıların göz alıcı sahneleri binaları ve tapınakları süsledi. Amazonlar, Yunan efsanesi hayranlarına hydro ve Pegasus gibi hayal ürünü görünebilir; fakat arkeologlar, antik savaşçı kadınların varlığına dair ikna edici kanıtlar buluyorlar.

Yunan mitolojisinin Amazonlar’ı, Karadeniz çevresinde ve ötesindeki topraklarda yaşayan vahşi savaşçı kadınlardı. En büyük Yunan kahramanları, birçok ünlü efsanede zorlu Amazon kraliçelerini yenerek cesaretlerini de ispatladı. Bu efsanelerden birinde Atina’nın efsanevi kurucusu Theseus, Amazon Antiope ile savaştı ve onu yendi. Heracles ise Amazon kraliçesi Hippolyte’nin savaş kuşağını elde etmek amacıyla dokuzuncu görevine başladı. Efsanevi Troya Savaşı’nda Yunan savaş kahramanı Achilles ve cesur Amazon Penthesika savaş meydanında göğüs göğüse bir mücadeleye tutuştular.

AMAZONLAR ASYA KÖKENLİLER

MÖ 5. yüzyıldan kalma mezarların son arkeolojik keşifleri, Yunanlar’ın Amazon hikayelerinin Avrasya’nın gerçek atlı göçebelerinin yaşamlarından etkilendiğini gösteriyor. Yunan efsanelerinde Amazonlar dışarıda enerjik bir yaşamdan, cinsel özgürlükten, avcılık ve savaştan keyif alıyorlar. Açıkça bu benzer özellikler Karadeniz’den doğuda Moğolistan’a uzanan uçsuz bucaksız toprakların antik Yunan’daki ismi olan İskit bölgesinde dolaşan insanlar arasında da gözlendi.

Bu toprakları iskan eden İskitler, MÖ 9. yüzyıl gibi erken bir tarihte ortaya çıkan göçebelerdi. Onların kültürleri Ukrayna’dan Sibirya’ya kadar Asya boyunca yayıldı. Yunanlar, ata binmeyi ve okçuluğu yaşamlarının merkezine alan İskitlerle ilk kez Karadeniz çevresinde koloniler kurmaya başladıkları MÖ 7. yüzyılda karşılaştılar.

Yunanlar’ın İskitler hakkındaki bilgileri arttıkça, bozkır göçebelerinin atlarını ve silahlarını da içeren asıl adetlerini ve kılık kıyafetlerini yansıtan daha gerçekçi detaylar sanat ve edebiyatta yer aldı. Yaklaşık MÖ 450’ye gelindiğinde Herodotus ve diğer yazarlar İskit kadınlarının efsane Amazonlar gibi at sırtında erkeklerin yanında nasıl savaştıklarını anlatıyordu. Antik Yunan ve Romalı tarihçiler Pers Cyrus’un, Büyük İskender’in ve Romalı General Pompey’in doğu topraklarında Amazon benzeri kadınlarla karşı karşıya geldiğini bildiriyor.

İskit mezarlarından elde edilen arkeolojik kanıtlar, Yunanları şaşırtacak düzeyde cinsel eşitliği ortaya çıkarıyor. Yunanistan’da eşler ve kız çocukları genellikle evde çocuk bakımı ve dokumacılıkla ilgilendiler. Buna karşın erkek, kadın  göçebe atlılar acımasız bir çevrede inişli çıkışlı bir hayat yaşadılar. Kavimler atlarına otlak bulmak, avlanmak ve düşman kavimlerle mücadele etmek için devamlı hareket halindeydi. Erkek, kadın, genç, yaşlı her üye grubunu korumak için katkıda bulunuyordu. Erkek çocukların yanısıra kızları da sadece bilişsel yönden değil ata binme, ok atma, avlanma ve savaş teknikleri açısından eğitmek gerekiyordu. Ayrıca bu hayat tarzı eşitliği de destekliyordu. Göçebelerin kadınlara yönelik eşitlik algısı aslında önemli bir at-ok kombinasyonuydu. Hızlı bir atın üstünde elinde yay olan bir kadın, bir erkek gibi öldürücüydü.

İskitler’in eşitlikçi hayat tarzı, Yunanlar’ın yerleşmiş tarımsal hayat tarzından oldukça farklıydı. Kadınların erkeklerle eşit olması duygusal bir karmaşaya neden oluyordu ve bu durum hem eğlendirici hem ürkütücüydü ve savaşta erkekler kadar cesur ve yetenekli barbar kadınlarla ilgili gerilimli hikayelerin patlamasını sağladı. Yunanlar’ın, cesur Amazonlar hakkındaki efsanelerinde,  erkeklerin kadınlar üzerinde egemen olduğu kendi ataerkil toplumlarında imkansız bir hayal olan, cinsiyetler arasındaki eşitlik fikrini keşfetmeleri için, kendilerine güvenli bir alan sağladıkları anlaşılıyor.

SAVAŞTAN MEZARA

1940’larda Ukrayna, Güney Rusya, Kafkasya ve Orta Asya’daki İskit yerleşimlerini inceleyen arkeologlar, kurgan adı verilen mezar höyüklerini kazdılar. Silahlarla birlikte insan kalıntıları bulduklarında ölülerin erkek  olabileceğini düşündüler. Fakat DNA testinin yapılması bunun yanlış olduğunu kanıtladı.

Savaş yarası olan yaklaşık 300 iskeletin kadın olduğu belirlendi ve bu kadınlar, İskit erkekleri gibi ok kılıfları, savaş baltaları, mızrakları ve atlarıyla birlikte gömülmüşlerdi. İskit kültürüyle ilgili yapılan daha detaylı çalışmalar eşitlikçi bir yaşam şeklini ortaya çıkardı. Ata binen, ok atan göçebe bir kavmin üyesi olarak erkek, kız bütün çocuklara genç yaştan itibaren bu beceriler öğretilecekti. Cinsiyeti ne olursa olsun İskitler, avlanmayı ve ata binmeyi kolaylaştıran tunik ve pantolon gibi benzer kıyafetler giydiler.

MEZARLAR VE KEMİKLER

İnsan kalıntılarının incelenmesindeki bilimsel gelişmeler, İskitlerle ilgili araştırmayı derinleştirdi ve onların kültürleri ile mezar uygulamalarına dair çok daha ayrıntılı bir görünüm ortaya çıkardı. Kurgan olarak bilinen İskit mezarlarının önceki kazıları mızraklar, baltalar, oklar ve atlarla birlikte gömülmüş iskeletleri meydana çıkardı. Bu kalıntılar başlangıçta erkek olarak belirlendi; ancak onlarca yıl sonra DNA testinin yapılması kalıntıların hepsinin erkeklere ait olmadığını ve çoğunun kadın olduğunu gösterdi.

Bugüne kadar mezarlarda bulunan İskit kadınlarının yaklaşık üçte biri silahlarıyla birlikte keşfedildi. Yarılmış kaburga kemiği, çatlamış kafatası ve kırılmış kol gibi savaş yaralarının izlerini taşıyorlardı. Ayrıca arkeologlar 2017’de, kalça kemiğine ok ucu saplanmış ve savaş nedeniyle yara izleri olan bir kadın iskeleti buldu.

Son keşifler, İskit ve diğer bozkır kültürleri arasındaki kadın savaşçıların Yunan Amazon efsanelerinde rol oynadığı teorisini daha da güçlendirdi. 2019 yılının sonlarında Rusya’nın Voronezh bölgesinde çalışan arkeologlar, içinde 4 kadın bedeni olan bir mezar buldular. En genci ergenlik döneminin başında, en yaşlısı ise 40’lı yaşlarının ortalarındaydı ve silahların yanısıra gösterişli bir başlıkla gömülmüştü. Analizler bu kalıntıların MÖ 4. yüzyılda yaşamış insanların kalıntıları olduğunu ileri sürüyor. Rusya’nın batısındaki bu bölge Yunanların İskitlerle karşılaşmış olabileceği alan içerisinde yer alıyor.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.