banner16

Her ne kadar bir önceki yazımda, “AKP’ye yanaşan ve Galatasaraylılar’ın mutsuz olması için elinden geleni yapan Acun Ilıcalı’nın kanalında yayınlanacak olan PSV-Galatasaray maçını tepki adına seyretmeyin” diye yazdıysam da ben izlemeye mecburdum.

Hem futbol, hem sonuç hem de yaşanan yayın skandalı nedeniyle izlemez olaydım!

Ben spor yazarıyım, mecburum maçları seyretmeye. Fırıncı nasıl ekmek pişirmek zorundaysa fırıncılık yapabilmek için benim de spor müsabakalarını izlemem gerek spor yazarlığı yapabilmem için.

Gerçi son yıllarda bu iş çok karmaşık bir hal aldı. Su topu maçı kaç devre, kaç kişiyle oynanır bilmeyen ancak AKP Genel Başkanı, aynı zamanda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve etrafına yağdanlık yapmayı çok iyi başaranlar şimdi en önemli köşelerde spor yazarlığı yapıyorlar. Tüm medyanın yozlaşmasından spor basını da nasibini ziyadesiyle aldı. Bakın bakalım satılmış medyada dünkü yayın rezaletini kaç kişi yazabilmiş? Uzaktan baktığım kadarıyla, “Sorunlu yayın”, “Kesinti oldu”, “Linklerde...” diye geçiştirilmiş. Ancak dün resmen bir yayıncılık faciası yaşandı. Uzun yıllar sonra yayıncı kanal maçın belli süresini veremedi. Maçı anlatan spiker ısrarla suçu Hollandalılar’a atmaya çalışsa da sağır sultan bile duydun bahis şirketi reklamı yüzünden maç yayınının sekteye uğradığını. Bizde yayın kesikken yurt dışı kaynaklı sitelerden hepimiz takır takır izleyebildik maçı. Sanal reklama teknolojisi bile yeterli değilmiş demek ki Acun Bey’in kanalının.

Bu sebeple Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın biraderi Mustafa Erdoğan’a yakınlığıyla tanına Acun Bey’in Exxen Yayın Grubu’nu Süper Lig maçlarının naklen yayınını alabilmek için kurduğu haberleri umarım doğru değildir. Böyle işler için sanırım daha sağlam bir eksen gerekli!

GALATASARAY FELAKET

Sanmayın ki Galatasaray ağır bir yenilgi aldı. Çok ağır bir yenilgiden kurtuldu aslında. Tamam Mustafa Cengiz ve arkadaşları enkaz devretti, tamam takım içi dengeler arasında uçurum var, tamam yeni yönetim gönüllerdeki transferleri patlatamadı ama bu kadar da olmaz!

Onbir amatör futbolcuya Galatasaray forması giydirsen bu kadar kötü oynamazlar. “Acun’un kanalı uğursuz geldi” falan diyenler var ama Sekidika’nın taçı bile becerip atamayışında yayınlayan kanalın falan etkisi yok. Konsantrasyon sıfır takımda. Kimse hayatından memnun değil, 10 yıldır takımı sırtlayan Muslera bile darmadağın olmuş. Bunu çözecek iki kişi var; biri başkan diğeri hoca. Vakit kaybetmeden bir rota çizilmeli. Ya daha fazla borç ve hocanın gönlündeki transferler ya da kemer sıkma politikasıyla tamamen gençler.

İKİ KURTULUŞ YOLU VAR

Daha önce de yazdım; başkan ve hocanın camiada kredisi çok fazla. “Gençlere yöneliyoruz, üç-beş sene bir şey beklemeyin ama ondan sonra borçsuz bir kulüp ve yetiştirdiklerini satıp kasası dolu bir takım sizleri bekliyor olacak” deseler ne taraftarı ne üyesi ne lisesi, kimse sesini çıkarmaz.

Diğer yol ise Ünal Aysal taktiği. İnanılmaz bir takım kur, rakiplerini titret. O zaman da kimse, “Kulüp batıyor, bittik, mahvolduk” demez. Olsa olsa Hayri Ağabey (Kozak) küplere biner o kadar. Yine üyeler memnun, taraftar zevkten dörtköşe!

Ama ikisinin karışımını yapmaya kalkarsan debelenir durursun. Hem yıpranır hem de yıpratırsın. Belli ki Feghouli, Falcao, Babel, Marcao, Luyindama ve benzerleri futbolu bırakmışlar. Takımın maaş giderinin de aslan payını yiyorlar. “İyi para alıyorlar, bir yere gitmezler” demeden, gönder U17’ye. Çıksınlar bakalım antrenmana çocukları yaşındaki çocuklarla. Tıpış tıpış bulurlar kendilerine birer kulüp. Ama kararlı olmak gerek. Muslera’yı da satacaksan satacaksın, tutacaksan tutacaksın. Yoksa topu tutamıyor çocuk konsantrasyonu bozulunca. Arda ise artık ağabey. İleride teknik adamlığa hazırlanıyorsa kulübede daha fazla vakit geçirmesi gerek.

“Talihsiz golle başlamasa maç sonuç farklı olurdu” diyenlere de net bir cevabım var. Evet daha farklı olurdu ama Galatasaray aleyhine daha farklı olurdu. Bu kadar hazır olmayan, konsantrasyonu sıfır, güçsüz bir Galatasaray dün akşam sadece 5 gol yediyse üzülmek değil, sevinmek lazım!

19 YAŞINDA ÇOCUK YIKTI GALATASARAY’I

PSV’de bir sağ kanat var, adı Madueke. Nijerya asıllı, 2002 doğumlu. Biz o yaştaki çocuklarımızın hâlâ altını bağlamaya çalışıyoruz ama genç İngiliz değerini 2 senede 16 milyon euroya çıkardı. PSV kaça almış dersiniz Tottnham’dan Madueke’yi. Bedelsiz, hem de iki yıl önce! İşte böyle oyuncu seçiciler lazım Galatasaray’a. Ya da böyle bir zihniyet. Dün bize 3 gol atan Zahavi’yi, omuzuyla Muslera’yı avlayan Götze’yi 5 yaşındaki çocuk da alır takımına oynatır. Önemli olan Madueke, Gakpo gibilerini parlatabilmek. Altyapıdan yetişen 22 yaşındaki Togo asıllı Hollanda vatandaşını da sanırım Madueke’yi bulan ekip bulmuş. Gakpo da değerini 2-3 yılda sıfırdan 18 milyon euroya çıkartmış.

Böyle azimli, kabiliyetlerini kullanabilen çalışkan çocuklara bayılıyorum. Onlar da bütün gün evde oturup bilgisayar oyunu oynamayı pekâlâ bilirlerdi. Onun yerine çalışmayı tercih etmişler.

“Afrika’da bilgisayarı nereden bulsunlar?” diye soracak olan çok akıllı geçinenler olacaktır. Cevabı peşinen vereyim; Gakpo Eindhoven, Madueke ise Londra doğumlu!

Bizim kabiliyetli çocuklarımız yok mu? Sürüsüne bereket de “Ben galiba oluyorum” dedikleri günün ertesinde pespaye bir şımarıklıkla alemlerin içine dalıyorlar. Üç gün önce trenle Florya’ya gelen velet, Mercedes’i, BMW’yi beğenmeyip gözü Ferrari’ye dikiyor.

ŞIMARIK, UKALA VE TEMBEL BİR NESİL

Maalesef eğitimlimiz de eğitimsizimiz de çocuk yetiştirmeyi beceremiyoruz. Okumayacağını bilmemize rağmen sırf kendi çocuğumuz diye dünya paralar döküyoruz okullara, başka şehirlere falan gönderiyoruz sabileri. Kendi çocuğumuz diye her türlü şımarıklığına, ukalalığına katlanıyoruz. Babalar işi analara bırakıyor. Analar da kakalarından boncuk bulacakmış gibi bilinçsizce şımartıyorlar da şımartıyorlar oğullarını.

Nereden nerelere geldik ama Gakpo 99, Kerem Aktürkoğlu 98 doğumlu. Kerem’e tanınan şans Gakpo’ya tanınmamıştır. Fatih Hoca evladı gibi bastı bağrına ama geldiği günün bir milim ilerisine gidemedi Kerem. Kaybolup gidecek kaçıncı genç olacak acaba? 

Artık ciddi ciddi ülkece bir şeyler yapmamız gerek. Eğitim sisteminden aile içi yapımıza kadar modern dünyaya uyum sağlamalıyız. Kadın cinayetlerinde bile kadınların da payı var. Pek meraklıdır anneler oğullarını gelinlerine karşı doldurmakta.

18 yaşından sonra kapı önüne konulacağının bilinciyle büyüyen bir çocuk belki daha sorumluluk sahibi olur. Ne yazık ki bizim çocuklarımız kıçlarını ailelerine dayamaya pek teşneler. Bu sebeple istisnalar hariç, Dünya’nın en kalabalık genç nüfusuna sahip memleketimizde ne futbolcu yetişiyor ne de bilim adamı!

[email protected]

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner36